2025 yılının Ocak ayı itibarıyla büyük firmalar haftada 5 gün ofisten çalışma sistemine geri dönmeye başladı. Amazon ve AT&T, bu sisteme başlayan iki büyük şirket; JPMorgan ise çalışan kapasitesinin yüzde 40’ını oluşturan hibrit kadroyu iptal etme planları yapıyor. Yani bu çalışanlar ya işten çıkarılacak ya da ofisten çalışmaya çağırılacak. Geri kalan yüzde 60’lık kadro halihazırda her gün işe gidenlerden oluşuyor.
Business Insider’dan Aki Ito, evden çalışmanın geleceği konusunda gerçekten endişeli olmadığını söyleyebilir. Jamie Dimon ve Amazon CEO’su Andy Jassy ve JPMorgan CEO’su Jamie Dimon’u ‘eski kafalı’ olarak tanımlıyor ve uzaktan çalışma sisteminin devam edeceğini savunuyor. Büyük şirketlerin RTO (Return to office) olarak kısalttığı ‘ofise dönüş’ süreçlerinin gündemde sıcak bir madde olmasına rağmen uzaktan çalışma gerçeğinin değişmeyeceğini savunuyor.
Ekonomist Nick Bloom’un uzaktan çalışmanın yaygınlığını takip ettiği anketinde COVID’in zirve yaptığı 2020 baharında, ekonomideki işlerin yaklaşıky yüzde 62’sinin evden yapıldığını belirtiyor. Pandemi hafifledikçe sayının düştüğü (2021’in başında yüzde 37, 2022’de yüzde 33 ve 2023’te yüzde 27) görülüyor. Ancak aradan iki yıl geçmesine rağmen uzaktan çalışmanın gerçek yaygınlığı neredeyse hiç değişmedi. Bloom’un açıkladığı verilere göre ABD’de geçtiğimiz ay, evden çalışma işlerinin payı yüzde 27 idi.
Kurumsal işverenler için profesyonel kadro için işe alımlar büyük bir düşüşte ve bu da memnuniyetsiz çalışanların toplu göçü riskine girmeden uzaktan çalışma konusunda istediklerini yapma üstünlüğü verdi. CEO’lar daha fazla çalışanın ofise gelmesini sessizce istese bile, sorunu zorlamanın getireceği kesintiye değeceğini düşünmüyor gibi görünüyorlar.
Bloom ve ekibinin yaptığı çalışmalara göre, 2019’da işlerin yalnızca yüzde 4,7’si evden yapıldı. Yani, mevcut ‘evden çalışma’ seviyesi hala pandemiden önce olduğundan altı kat daha büyük.
Kovid öncesi politikalarına geri dönen Amazon, JPMorgan gibi şirketler için norm, 2019’da hayal bile edilemeyecek bir ölçüde hibrit çalışmaya doğru eğilmeye devam ediyor. Uzun vadede, bu şirketlerin ofise dönüş çabalarına rağmen, evden çalışmanın daha da yaygınlaşacağı öngörülüyor. Meseleyi ABD açısından ele alan Ito, Amerika’nın yavaşlayan nüfus artışını da göz önüne alarak işverenlerin yakında kendilerini ciddi bir işgücü sıkıntısıyla karşı karşıya bulacaklarını öngörüyor. Bu da personel çekmek ve elde tutmak için her türlü avantajı sunmaya zorlayacak ve evden çalışma esnekliği bunlardan biri olacak.
Ito’nun ikinci çıkarımı pandemi sırasında kurulan evden çalışma dostu girişimlerin büyümeye devam edeceği yönünde: Sadece daha fazla uzaktan ve hibrit çalışanı işe almakla kalmayacaklar, sistem sonunda ekonominin tüm sektörlerine hakim olacak ve evden çalışmanın değerini daha da pekiştirecek.
Ito üçüncü olarak, uzaktan çalışmayı sağlayan teknolojinin zamanla daha da iyileşeceğini ve böylelikle mevcut aksaklıkların giderilmesiyle sıfır soruna yakın bir sonuç elde edileceğini düşünüyor.
Büyük toplumsal değişimlerin doğası gibi ‘uzaktan çalışma’ sistemi de aslında normal bir süreç yaşıyor: Önce yenilik, sonra şüphecilik ve korku, ardından eski güzel günlere geri dönmek için yoğun bir çaba. İşin aslına bakılırsa, ofis hayatı nispeten bir yeniliktir, ya da telefon. İnsanlar telgrafta neyin yanlış olduğunu sordular. Cihazlar çoğalırken bile, bazıları bunların toplumun çöküşünü haber verdiğinden endişe ediyordu. Bir New York Times yazarı, “Telefonun genel kullanımı, medeniyeti ve nezaketi teşvik etmek yerine, elimizde kalan az şeyin hızla yok olmasının aracıdır” diye hayıflanıyordu.
JPMorgan CEO’su Jamie Dimon da bir zamanlar uzaktan çalışmanın “işe yaramadığını” söylemişti. Ito’ya göre tarih, Dimon’un yanıldığını kanıtlama sürecinde…
Çeviri