31 Ocak 2025

Kilis Eğitim Haberleri | Güncel Eğitim Gelişmeleri

Güncel ekonomi, spor, teknoloji, magazin ve eğitim haberleriyle bilgiye erişmenin en hızlı yolu!

Özgür Özel: Korkuya teslim olursak Erdoğan kazanacak

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Halk TV canlı yayınında Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş'ın tutuklanmasına ilişkin açıklamalarda bulundu. Özel, konuşmasında sandık çağrısını yineledi.

Halk Tv Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş’ın tutuklanmasına yönelik canlı yayında açıklamalarda bulunan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, dayanışmanın önemine dikkat çekti. Özel, “Gösterilen bu büyük dayanışma, beş gazeteci arkadaşımızın beşinin de tutuklanmasının önüne geçti” ifadelerini kullandı. Özel, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yarın görülecek duruşmasına ilişkin de destek çağrısında bulundu.

Erken seçim çağrısı yapan Özel, şunları söyledi:

Bu ilk kez yapılmıyor. Bundan önce çok sayıda gazeteci gözaltına alındı, tutuklandı, hapishanelere konuldu. Bu yolda dönenler oldu, bir de Suat Toktaş gibi direnmeye devam edenler oldu. Suat Toktaş Türkiye’nin en büyük kanallarında yöneticilik yapmış, CHP’de Grup Basın Danışmanlığı görevini yapmış ve Halk TV’den çok daha konforlu alanlarda, çok daha yüksek maaşlarla çalışabilecekken o deneyimiyle, tecrübesiyle, mesleğinin doruk noktasında bu mücadeleye, halkın haber alma hakkına sahip çıkmaya dahil olmuş birisi ve onun için hedefte. Memnun olduğumuz taraf, bir büyük dayanışma gösterildi. Ve gösterilen bu büyük dayanışma belki beş gazeteci arkadaşımızın beşinin de tutuklanmasının önüne geçti. Halk, Halk TV ‘ye sahip çıktı çünkü halk, Halk TV’yi bir televizyon kanalı olarak görmüyor. Halk TV’yi kendisinin duyması gerekenleri kendine duyuran, görmesi gerekenleri gösteren, hakikatın bekçisi, adaletin takipçisi bir yayın kuruluşu olarak görüyor. ‘Halk TV olmazsa olandan bitenden haberim olmaz. Halk TV olmazsa sadece ben Tayyip Erdoğan’ın ‘gör’ dediklerini görürüm, ‘duy’ dediklerini duyarım ve gerçek bir vatandaş olarak kanaatimin oluşması ancak Halk TV sayesinde olur’ diyor.

“HALK TV’YE YAPILANLARI KENDİME YAPILMIŞ SAYIYORUM”

Tabii burada dayanışma gösteren Tele 1’e, SZC TV’ye, diğer muhalif kanallara teşekkür etmek gerekiyor. Burada önemli olan şu: CHP olarak Halk TV’ye sahip çıkıyoruz ama bunun sadece CHP’nin üzerinde kalmaması lazım. Dün Bolu’ya gittim, geldim taziyeler için. Dört saat Halk TV izledim yolda ve bir yandan açıktı, devamlı gözümüzün önündeydi. Orada gösterilen hem kendi örgütümüzün tavrından çok memnunum İstanbul’da hem diğer muhalefet partilerinin açıklamaları son derece kyımetli. Burada düşülecek hata şu: Halk TV’yi yalnızlaştırırsanız tam da ülkeyi yönetenlerin, hepimizi susturmaya, sindirmeye çalışanların istediği şu: ‘Ben teker teker saldırayım. Canı yanan istediği kadar bağırsın. Nasılsa ben onları parça parça sindiririm. Burada Halk TV’ye yapılanları ben Özgür Özel olarak, ülkenin ana muhalefet partisinin genel başkanı ve son seçimlerin birinici partisi, Ocak 2025’in birinci partisinin genel başkanı olarak kendimize yapılmış sayıyoruz. Ben Özgür Özel olarak şahsen de kendime yapılmış sayıyorum, kurumsal olarak kendimize yapılmış sayıyoruz. Bütün CHP’lileri, 1 milyon 600 bin kişi, oy veren 17 buçuk milyon insan kendimize yapılmış sayıyoruz. Ve bizim dışımızda bu iktidarın düdüğünü öttürmeyen, bu iktidarın arkasına dizilmeyen onun vagonu olmayan kim varsa bu yapılan onun şahsına karşı da kurumuna karşı da yapılmıştır. Böyle bir sahip çıkmaya ihtiyaç var.

“YAPILMAYA ÇALIŞILAN İNSANLARIN TEPKİ VERMESİNE ENGEL OLMAKTIR”

Özellikle en büyük tehlike şu: Bir arada durması gerekenlerin çatlak ses çıkarması. Aradan bir tuğlanın çekilmesi bile koca bir duvarı sallar. Biz iktidarın ördüğü korku duvarını yıkmaya çalışırken dayanışma duvarının içinde çatlak sese, olmadık hareketlere ihtiyaç yok. Ve gün kayıtsız, şartsız, amasız, fakatsız haksızlığa karşı hep birlikte olma günü. Haksızlığa uğrayan Zafer Partisi ise Zafer Partisi’nde olacağız, İYİ Parti ise İYİ Parti’de olacağız, Halk TV ise Halk TV’de olacağız. DEM Parti’ye bir haksızlık yapılıyorsa DEM Parti’ye destek vereceğiz. Muhalefette, ‘Öyle ama benim onunla yanyana gelmem mümkün değil…’ Siyasi görüş farklılığı, biz Ümit Özdağ ile çok farklı şeyler düşünüyor olabiliriz ama onun dışarıda olmadığı hergün Türkiye’nin kaybettiği bir gündür. En aykırı fikirlerin en özgürce söylenmesi şiddet çağırmadıktan sonra, insanların canına, kamu düzenine kastetmeyen her türlü tepki, protesto meşrudur. Bugün yapılmaya çalışılan insanların tepki vermesine engel olmaktır.

“HİÇBİR SÜRECİ BİRBİRİNDEN BAĞIMSIZ GÖRMEYELİM”

Hiçbir süreci birbirinden bağımsız görmeyelim: Yarın Ekrem İmamoğlu’nun ifade verecek olması, geçen hafta Gençlik Kolları Genel Başkanımıza imza zorunluluğu getirilen adli kontrol uygulaması, onun öncesinde Ümit Özdağ’ın tutuklanması, onun öncesinde birçok kuruma baskı, teğmenlerle ilgili soruşturma -bugün, yarın açıklanacak ve korkarım orada büyük bir yanlış yapacaklar- ama teğmenlerle ilgili alınmak istenen ihraç kararı, Halk TV’ye yapılanlar hepsi bir bütün. Hiçbirisi birbirinden ayrı değil. Çünkü bu iktidar yönetemiyor, ülkede büyük krizler var ve buna karşı olası ayağa kalkmaları sindirmeyece çalışıyor. Geçen hafta Ayşe Barım’ın tutuklanması, sanatçıların ifadeye çağrılması ve bunun 12 yıl önce Gezi’ye gitmek üzerinden yapılması insanlara, ‘Çok daha kötü günler geliyor. Susun, sinin, evinizde oturun. Sokağa çıkarsanız devlet sizi 12 yıl sonra gelir, bulur’ diyor.

“BU KORKUYA TESLİM OLURSAK TAYYİP ERDOĞAN KAZANACAK”

Bu korkuya teslim olmamak lazım. İşte bu korkuya teslim olursak Tayyip Erdoğan kazanacak. Bu korkuya teslim olmaz, bu korkuya inat cesaret gösterirsek dizleri tir tir titriyor onların. Ayakta duracak hali kalmadı bugünkü iktidarın; ekonomik açıdan da sosyal açıdan da siyasal açıdan da. İktidarın sürdürülebirliği kalmadı. Bunun için bir ve beraber olmakta, bütün muhalefetin birlikte olmasında, omuz omuza olmakta, ayakta olmakta bir de çağrıldığı yere koşarak gitmekte fayda var. Ben Halk TV’nin önüne üç şehirde giden herkesin alnından öpüyorum. Bu ülkenin yarınlarının teminatı olduklarının alnından öpüyorum. Kim, nerede olması gerekiyorsa orada olsun.

“İSTANBUL’U YARIN İFADE VERMEYE ÇAĞRIYORUM”

Yarın biliyorsunuz, Ekrem İmamoğlu ifadeye çağrıldı. Ekrem İmamoğlu Trabzon doğumlu veya Trabzonlu bir belediye başkanı olarak, Hasan Amca’nın oğlu Ekrem Bey olarak değil; bütün İstanbul’un ‘Çalmadan, çıpmadan, hakkaniyetle bu şehri yönet’ diye emanet ettiği o şehrin emin insanı ifadeye çağrılıyor. Yarın ifadeye çağrılan İstanbul’un ta kendisidir. Başta CHP’lilerdir ama bütün demokratlardır. Erkem İmamoğlu’na oy veren, gelecekte oy vermeyi düşünen ya da ona yapılan haksızlığı kendine yapılmış olarak hisseden herkes, bu ülkenin geleceğinin teminatıdır. O yüzden ben İstanbul’u yarın ifade vermeye çağrıyorum.

“MIZILDAMANIN BİLE İKTİDARA YARADIĞI BIR SÜREÇTEYİZ”

Bu arada biz gazetelerin, televizyonların sahiplerinin kim olduğuyla ilgilenmeyiz. Öyle olması gerekir. Ama öyle bir sürecin içindeyiz ki yapılan baskılar, para cezaları sizleri susturabilmek için kanalların sahiplerinin de üstüne gidelen bir süreç var. Beş kişi almışlar genel yayın yönetmeninden, haber müdürüne kadar. Herkes döndü, ‘Cafer Mahiroğlu ne yapacak’ diye baktı. Cafer Mahiroğlu’nun süreçteki hem kurumuna hem çalışanlarına sahip çıkan ve meydan okuyan tavrı, böyle bir süreç olduğu için yoksa patronun ne dediğiyle değil, biz o patronun ne kadar adil, ne kadar iyi yönettiğine, çalışanın hakkını ne kadar verdiğine bakarız. Ama bu süreçte herkes döndü, ‘Cafer Mahiroğlu ne yapacak’ diye baktı. Önemli bir cesaret gösterdi, önemli bir sahip çıkışta bulundu. Teslim olmayacağını, mücadele edeceğini söyledi. Tarihte bu cümlelerin de çok önemli bir yeri var. Hiç duymamamız gereken cümleler duyuyoruz bir de. O cümleleri de sahipleri açısından tarihe çok kara lekeler bırakıyorlar. O kara lekeleri, ben ‘Not ediyoruz’ demeyeceğim, millet vicdanına not ediyor. Böyle günde, dayanışma dışında bir şeyin, mızıldamanın bile iktidara yaradığı bir süreçteyiz. O yüzden bir kez daha herkese çağrım mızıldamaya bile gerek yok. Sessiz kalmak, susmak bile hatta iktidara güç vermektir. Sahip çıkma zamanıdır. Bugün hep beraber her birimizin birbirine sahip çıkma zamanıdır. Böyle bir anlayışla yaklaşıyoruz meseleye.”