Sağlık Bakanı Memişoğlu’ndan ‘yenidoğan çetesi’ açıklamaları: Bu çeteyi çökerttik, bundan rahatsız olanlar üzerimize insafsızca saldırı başlattılar

T24 Haber Merkezi

Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, “yenidoğan çetesi”ne ilişkin, “Sağlık müdürlüğümüz, kolluk birimlerimiz ve yargı mercilerince tam bir eş güdüm içerisinde çalışarak bu çeteyi çökerttik. Herhalde bundan rahatsız olanlar oldu ki üzerimize insafsızca bir saldırı başlattılar.” dedi.

Memişoğlu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Bakanlığının 2025 yılı bütçesine ilişkin yapılan görüşmelerde milletvekillerinin soru ve eleştirilerini yanıtladı.

“Yenidoğan çetesi” ile ilgili eleştiri ve iddiaları çeşitli görsellere de yer vererek yanıtlayan Memişoğlu, “Kamuoyuna ‘yenidoğan çetesi’ olarak aksettirilen, bizim ‘insanlıktan nasibini almamışlar çetesi’ dediğimiz süreçle ilgili öne çıkan tüm yalan ve iftiralara yanıt vereceğim ve tüm samimiyetimle doğruları sizlerin huzurunda aziz milletimle paylaşacağım. İddia edilen hususları, kronolojisine uygun şekilde tek tek açıklayacağım.” diye konuştu.

“2016’da yenidoğan konusunda yürütülen soruşturmanın kapatıldığı” iddiaları

Bakan Memişoğlu, “2016’da Sağlık Bakanlığı tarafından yenidoğan konusunda yürütülen bir soruşturmanın, İstanbul İl Sağlık Müdürü olarak şahsı tarafından kapatıldığı” iddialarına ilişkin, bahse konu soruşturmanın Ocak 2016’da bir mail ihbarı ile başlatıldığını ve Bakanlıkça başdenetçi görevlendirildiğini belirtti.

Başdenetçinin, uzman bilirkişinin raporu doğrultusunda tamamladığı soruşturma dosyasını 17 Kasım 2016 tarihinde Sağlık Bakanlığı Denetim Hizmetleri Başkanına sunduğunu anlatan Memişoğlu, “Dosya içeriğinde bulunan bilirkişi raporunda ‘mevcut kayıtlara göre yenidoğan döneminde yapılan tedavilerin bebeklere zarar verdiğine dair bir bulguya rastlanılmadığı’ ifade ediliyor. Müfettiş raporunda ise ‘bebeklerin tedavilerden zarar görmedikleri anlaşıldığından herhangi bir işleme gerek olmadığı’ şeklinde bir kanaat belirtiliyor. 28 Kasım 2016 tarihinde de Sağlık Bakanlığı Müsteşarlığından onay alınarak soruşturma tamamlanıyor.” diye konuştu.

Bu esnada soruşturma dosyasında da yer alan bilirkişi görüşünü ve müfettiş kanaatini gösteren Memişoğlu, aynı konuda, o dönem başdenetçi tarafından; yüksek tedavi faturaları çıkarıldığı iddialarının SGK tarafından, bazı doktorların özel hastanelerde mevzuata aykırı nöbet tuttuğu iddialarının da Türk Tabipler Birliği tarafından incelenmesi gerektiğine dair suç duyurusu yapıldığını ifade etti.

Memişoğlu, şöyle devam etti:

“Bu soruşturmanın, Ekim 2016’da il sağlık müdürlüğüne atanmam dolayısıyla kapatıldığını iddia etmek, en hafif tabirle vicdansızlıktır. Bakanlık merkez teşkilatı tarafından yürütülen bir soruşturmanın, il müdürlüğü tarafından kapatılabileceğini düşünmek de olsa olsa cahilliktir. Tam aksine; burada gösterdiğim yazı ile 6 Ekim’de göreve başlayan bir İl Sağlık Müdürü olarak, bebeklerimiz için dertlenen ve 15 Kasım 2016 tarihinde Sağlık Bakanlığından denetimle ilgili bilgi, belge isteyen de bizzat benim.

Bu yazımıza, Bakanlık tarafından 29 Kasım 2016 tarihinde, herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığı ve Bakanlıkça teftişin tamamlandığı şeklinde bir yanıt verilmiştir. Başdenetçi raporunda bebeklere zarar verildiğine dair herhangi bir bulgu tespit edilmemişken, aynı rapora dayanarak asılsız iddialarda bulunmak açık bir iftiradır.”

Bakan Memişoğlu,15 Kasım 2016’da yapılan denetimler konusunda bilgi verilmesine ilişkin yazdığı yazının görselini de paylaştı.

Özel sağlık tesislerine yönelik 54 bin 885 denetim gerçekleştirildi

“Yenidoğan yoğun bakım üniteleri başta olmak üzere özel sağlık tesislerine yönelik denetim yapılmadığı” iddialarına ilişkin de Memişoğlu, bebeklerin yenidoğan evresini en sağlıklı şekilde geçirebilmelerinin, Bakanlığın üzerinde en hassasiyetle durduğu ve sağlıkta dönüşüm programının en başarılı olduğu alanlardan biri olduğunu vurguladı.

Bakan Memişoğlu, sağlık otoritelerinin bebek ölüm hızını, ülkelerin gelişmişliğini gösteren en önemli parametrelerden biri kabul ettiğine işaret ederek, 2002’de 1000 canlı doğumda 31,5 olan bebek ölüm hızının, 2023’te 9,8’e düşürüldüğüne dikkati çekti.

2009’dan bu yana 1 yaşına kadar gerçekleşen tüm bebek ölümlerini ve nedenlerini tespit etmek, gerekli tedbirleri almak ve her bir bebek ölümünü ayrı ayrı incelemek üzere İl İnceleme Kurulları oluşturulduğunu anımsatan Memişoğlu, özel sağlık kuruluşlarının denetimlerinin de uzman ekiplerce olağan, olağanüstü ve süre sonu şeklinde 3 farklı türde gerçekleştirildiğini, her yıl en az bir kez tüm özel sağlık kuruluşlarının denetlendiğini anlattı.

Memişoğlu, “Denetim ekiplerimiz, sadece 2024’te özel sağlık tesislerine yönelik yaklaşık 46 bini olağan, 6 bini olağan dışı ve 3 bini süre sonu olmak üzere toplam 54 bin 885 denetim gerçekleştirdi. Bu denetimler neticesinde aykırılık tespitlerine göre faaliyet durdurma, idari para cezası ve suç duyurusunda bulunuldu.” dedi.

“Tam bir eş güdüm içerisinde çalışarak bu çeteyi çökerttik”

Bu denetim sisteminin titizlikle uygulandığını ancak tüm denetim ve kontrol sistemlerinin hayatın olağan akışı içerisinde öngörülebilecek usulsüzlükler veya aykırılıklar dikkate alınarak kurgulandığını vurgulayan Memişoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

“İnsanlıktan nasibini almamışlar çetesi’nde, hayatın olağan akışında akla hayale gelmesi güç, canice bir hadise söz konusu. Bu aşağılık örgütün eylemlerinde olduğu gibi, delillendirmekte güçlük çekilen durumlarda, olağan denetim usullerinin yanı sıra özel yöntemlere de başvurmak gerekiyor. Biz de burada tam olarak bunu yaptık. Sağlık müdürlüğümüz, kolluk birimlerimiz ve yargı mercilerince tam bir eş güdüm içerisinde çalışarak bu çeteyi çökerttik. Herhalde bundan rahatsız olanlar oldu ki üzerimize insafsızca bir saldırı başlattılar.

Burada üzülerek şahit olduğumuz gibi bazı mahfiller, arsızı, hırsızı, katili bıraktılar; canını dişine takıp bu işi ortaya çıkartmak için çaba sarf edenlere iftira atmaktan utanmadılar. Onlar ne derlerse desinler, biz doğru bildiğimizden vazgeçmeyeceğiz, doğru işler yapmaya devam edeceğiz.”

“1,5 milyon sağlık çalışanımızın zan altında bırakılması büyük bir haksızlık”

“Sağlık Bakanlığının yenidoğan bebek ölümlerine seyirci kaldığı” iddialarını da yanıtlayan Memişoğlu, meslek ahlakı ve vicdanından zerre taviz vermeyen bir hekimin ölümlere de seyirci kalamayacağını, bu nedenle “yenidoğan çetesi” operasyonuna “çürük elma ayıklama operasyonu” dediklerini vurguladı.

Bakan Memişoğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Nasıl ki diğer mesleklerde de meslek kurallarını, ahlaki ve vicdani değerleri ihlal eden, hatta suça bulaşan kişiler çıkabiliyorsa, maalesef çok düşük bir oranda da olsa sağlık çalışanlarımız arasında da bu tür kötü örnekler çıkabiliyor. Buradan hareketle 220 bin meslektaşımızın hatta 1,5 milyon sağlık çalışanımızın zan altında bırakılması büyük bir haksızlıktır. Bizlere düşen yanlış yapanları, yasa dışı yollara sapanları, suç işleyenleri bulmak ve onlara gerekli cezaları verip sistem dışına çıkartmaktır.”

“Adli soruşturmanın başlatılması bizim tarafımızdan sağlandı”

Bakan Memişoğlu, “İddialar karşısında, klasik denetim usullerinin yeterli olamayacağı kanaatiyle İstanbul Emniyet Müdürlüğüyle irtibata geçerek 5 Mayıs 2023 tarihli yazımızla adli soruşturmanın başlatılması bizim tarafımızdan sağlandı. İstanbul Büyükçekmece Başsavcılığınca gizlilik kararı çerçevesinde yürütülen soruşturma kapsamında, kolluk birimlerince teknik ve fiziki takip de dahil olmak üzere etkin bir soruşturma yürütüldü.” diye konuştu.

Emniyet makamlarının bu süreçte İstanbul İl Sağlık Müdürlüğüyle irtibata geçerek, teknik takibin etkinliğini arttırmak amacıyla eş zamanlı ve olağanüstü denetimler yapılmasını istediğine işaret eden Memişoğlu, şunları kaydetti:

“Bu çerçevede ilk eş zamanlı olağan dışı denetim, 25 Eylül 2023 tarihinde özel hastanelerin yenidoğan yoğun bakım servislerine yönelik gerçekleştirildi ve ortaya çıkan bulguları değerlendirmek üzere Yenidoğan Yoğun Bakım Denetim Değerlendirme Komisyonu kuruldu.

Örgüt üyelerinin telefon konuşmalarına ilişkin görselleri paylaştı

Bakan Memişoğlu, 25 Eylül’de yapılan denetimlere yönelik, örgüt üyelerinin, iddianameye de yansıyan telefon görüşmelerinden bölümleri gösterdi.

Söz konusu tape kayıtlarında organize suç örgütü üyelerinin denetimlere ilişkin, “Her türlü işi, yolsuzluğu, her türlü usulsüzlüğü açığa çıkarttılar. Çomak soktular kovanımıza.”, “Kafayı yemiş bunlar normal değil ya, ben hayatımda böyle denetim görmedim.”, “İl sağlık müdürü kafayı takmış.” şeklindeki yorumlarda bulunduğu görüldü.

Memişoğlu, bu görselleri göstermesinin ardından, “Bizim talebimizle başlatılan adli soruşturma, ilgili savcılık makamınca gizlilik içerisinde yürütüldü. Bakanlığımız, bugün burada dile getirilen tape kayıtları ve dijital materyal verilerine, çete operasyonu yapıldıktan çok daha sonra vakıf oldu.” ifadelerini kullandı.

Savcılığın tape kayıtlarını Bakanlık müfettişleriyle 9 Mayıs 2024 tarihinde diğer belgelerle birlikte paylaştığını, şüphelilere ait telefon ve bilgisayar imajlarından alınan, whatsapp yazışmaları gibi en can alıcı bulguların yer aldığı dijital materyallere ise 3 Eylül 2024 tarihinde müfettişlere teslim ettiğini anlatan Memişoğlu, şunları kaydetti:

“Tekrar hatırlayalım, bu organize suç örgütüne yönelik operasyon ne zaman yapılmıştı, 26 Nisan 2024. Ve bu operasyon sonucunda 26 Nisan 2024 tarihinde şüpheliler gözaltına alındı ve büyük bir bölümü tutuklandı. Dolayısıyla organize suç örgütü, fiilen 26 Nisan 2024 tarihinde çökertildi. Zaten iddianameye de yansıyan, ihmalli davranışla kasten adam öldürme suçlarının tamamı da 26 Nisan 2024 tarihi öncesinde gerçekleşmişti.

Bunları neden anlatıyorum? Bakın birileri, operasyonun üzerinden 6 ay geçtikten sonra, iddianame kamuoyuna yansıdıktan sonra, bütün dijital materyaller ortaya çıktıktan sonra, televizyon ekranlarına çıkarak sanki biz bu bilgileri başından beri biliyorduk da hiçbir şey yapmamışız gibi, alçakça iftiralarda bulunuyorlar. Arkadaşlar, gizli soruşturmanın safahatı ve işin doğası gereği, bunu da kimseyi suçlamak için söylemiyorum, biz bu tape kayıtlarına ve dijital materyal incelemelerine neredeyse kamuoyuyla eş zamanlı olarak vakıf olduk.”

Tape kayıtları ve dijital materyal bulgularına kadar soruşturmanın “nitelikli dolandırıcılık” soruşturması olduğuna, “ölüme sebebiyet verme” suçunun bu kayıtlarla beraber gündeme geldiğine dikkati çeken Memişoğlu, kayıtlara ulaşma tarihleri dikkate alındığında, haberdar olmadıkları bir konuyu engellemelerinin de mümkün olamayacağını vurguladı.

Bebek ölümleriyle ilgili illiyet bağı ilk kez 16 Eylül’de kuruldu

“Bebek ölümlerine rağmen ilgili özel hastanelere işlem yapılmadığı” iddialarının da bulunduğunu aktaran Memişoğlu, “Daha önce defaatle ifade ettiğimiz gibi, soruşturmanın başladığı 5 Mayıs 2023 ile operasyonun gerçekleştirildiği 26 Nisan 2024 tarihleri arasında gizlilik kararı çerçevesinde yargı mercilerince Bakanlığımıza soruşturma içeriğiyle ilgili herhangi bir belge paylaşımı yapılmadı.” ifadelerini kullandı.

Memişoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Bebek ölümleriyle örgütün eylemleri arasında illiyet bağı olup olmadığının araştırılması, bizden ilk kez 28 Haziran 2024 tarihinde talep ediliyor. Bu bildirim sonrası ölümlerle çetenin eylemleri arasında illiyet bağı araştırılmaya başlandı. Müfettişlerimiz olağanüstü bir gayret ile binlerce sayfadan oluşan belge ve materyalleri inceledi. Alanında uzman üç hocamızdan oluşturulan bilirkişi heyetince gerekli tıbbi inceleme yapıldı. Bilirkişi tarafından hazırlanan 16 Eylül 2024 tarihli raporda; bebek ölümlerinde şüphelilerin sorumlu olduğu kanaati belirtildi.

Böylece yolsuzluk, usulsüzlük, nitelikli dolandırıcılık başlıkları ile devam eden soruşturmada, organize suç örgütünün eylemleri ile bebek ölümleri arasındaki illiyet bağı ilk defa resmen kurulmuş oldu. Tarihi bir kez daha dikkatlerinize sunuyorum; 16 Eylül 2024. Bebek ölümleriyle ilgili delillendirmenin yapıldığı tarih, bu tarihtir. Söz konusu tıbbi mütalaa, Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi.”

“Aynı gün bu hastaneler kapatıldı”

28 Eylül 2024 tarihinde müfettiş incelemesinin tamamlanarak Teftiş Kurulu Başkanlığına teslim edildiğini belirten Memişoğlu, “Teftiş Kurulu raportörlerince 5 bin sayfalık soruşturma raporu ve ekleri incelendi; raporun uygulanmasına dair onay 18 Ekim 2024 tarihinde alındı. İlgili raporda usulsüzlük tespit edilen özel hastanelerin kapatılması önerildi ve aynı gün de bu hastaneler kapatıldı.” bilgisini paylaştı.

Bakan Memişoğlu, “Şunu herkes bilsin ki ömrüm boyunca her türlü haksızlığın, hukuksuzluğun ve yasadışılığın karşında durmuş bir hekim olarak, milletimizin vicdanını yaralayan bu tür suçların işlenmesinin önlenmesi için gereken tüm tedbirleri aldım, almaya da devam edeceğiz.” açıklamasında bulundu. (AA)

 


Ne olmuştu?

İstanbul’da gerek olmadığı halde özel hastanedeki yoğun bakım ünitesine yatırılan 12 bebeğin ihmalden öldüğü iddiasına ilişkin olarak Büyükçekmece Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatılmış, soruşturmayı yürüten savcı Y.E. ise makamında tehdit edilmişti. Olayın ortaya çıkması kamuoyunda infial yaratırken, 22’si tutuklu, 47 şüpheli hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame hazırlandı.

İddianamede neler var?

İddianamede şüpheliler için “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “nitelikli dolandırıcılık”, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” ve “resmi belgede sahtecilik” suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 589 yıl 9 aya kadar hapis cezası istendi.

İddianamede, ölen 10 bebeğin “maktul”, 5 kişinin “müşteki”, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İstanbul İl Müdürlüğünün “suçtan zarar gören”, 19 hastane ve sağlık şirketi “malen sorumlu”, 47 kişi de “şüpheli” olarak yer aldı.

Doktor Fırat Sarı’nın lideri olduğu iddia edilen suç örgütünün sevk ve idaresini Doktor İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir’in yaptığı belirtilen iddianamede, suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yaparak SGK’den üst sınırdan ödeme almak olduğu aktarıldı.

Sağlık Bakanlığı Müfettişliğince hazırlanan uzman görüşü raporunda, yenidoğan ünitelerindeki 10 bebeğin hayatını kaybetmesine neden olan tıbbı eksikliklere yer verildi. Buna göre, fezlekede maktul olarak yer alan bebek A.K’nin ölümüne ilişkin değerlendirmede, solunum sıkıntısı artan bebeğe devre olmadığı için entübasyonun gecikerek yapıldığı belirtildi. Tekrarlayan resusitasyonlar (solunumu veya kan dolaşımı durmuş bir kişiye dışarıdan yapılan destekleyici müdahale) ile hastanın ertesi güne kadar yaşatıldığı belirtilen raporda, o sırada hastanede bulunması gereken Dr. D.E’nin görevinin başında olmadığı ifade edildi.

6 aylık bebek, doktoru olmayan yenidoğan yoğun bakıma sevk edildi

Raporda, ayrıca hasta yönetiminin hemşireye bırakıldığı da kaydedilerek, bebeğin ölümünden Dr. D.E, ile Dr. İ.G. ve hastane yönetiminin sorumlu olduğu belirtildi. Bebek M.N.O’nun ölümüne ilişkin değerlendirmede de 6 aylık bebeğin çocuk yoğun bakımı yerine, doktoru olmayan yenidoğan yoğun bakımına sevk edildiği, burada da doktorun haberi olmadan hemşirenin müdahalede bulunduğu anlatıldı. Bebek H.K. ile ilgili tespitte ise, hastaya kalp masajı yapıldığı esnada Dr. D.E’nin orada olmaması nedeniyle Dr. İ.G. tarafından olayın örtbas edilmesi için ölüm saati değiştirilerek, epikriz yazdırıldığı aktarıldı.

Sevk edilmeyen bebek hayatını kaybetti

Raporda, bebek Ö.H’ye kalp masajını hemşirelerin yaptığı belirtilerek, bu esnada kullanılan en önemli ilacın adrenalin olduğu, ancak Dr. İ.G’nin hemşirelere “adrenalini kapat” talimatını vererek, yanlış yönlendirme yaptığı vurgulandı.

Raporda ayrıca, bebek M.S’nin, yenidoğan temel bakımının gereklerinin yerine getirilmemesi, ameliyat edilebileceği bir merkeze sevk edilmemesi ve hastayı hayatta tutan “prostavazin” isimli ilaç tedavisinin kesilmesiyle ihmallere bağlı olarak hayatını kaybettiği kaydedildi.

Fezlekede maktul olarak yer alan diğer bebeklere ilişkin değerlendirmede de ihmallere yer verildi.

Dehşete düşüren telefon kayıtları

İddianamede, şüpheliler arasında geçen telefon konuşmalarına da yer verildi. Şüpheli doktor Fırat Sarı ve özel hastanede çalışan acil tıp teknisyeni şüpheli Hakan Doğukan Taşçı arasında hasta sevkleri ve denetim hakkında yapılan görüşmede, Taşçı’nın Sarı’ya “Erişkin yoğun bakıma denetime gelinmesi halinde, ruhsatın ve kuvözlerin değişmesi gerektiğini, panelin fazla olduğunu, monitörün bulunmadığını, yoğun bakım içerisinde bir çok eksiklik ve usulsüz işlemin olduğunu” söylediği iddianamede yer aldı.

Yenidoğan çetesinde yer alan doktor ve hemşirelerin ismi ortaya çıktı

​​​​​​​Reyap Hastanesindeki bebek hastaların takibini yürüten şüpheli hemşire Mehtap Sayar’ın şüpheli Hasan Basri Gök’le yaptığı telefon konuşmasında bebek hastanın tedavisinin uygun olmayan koşullarda gerçekleştirildiği anlatılan iddianamede, konuşma içeriğinde şüpheli Gök’ün “Mehtap çocuğu öldür elli satürasyonlu çocuk mu olur” dediği, Sayar’ın ise “Öldüreceğim de öldürsem de bir dert biliyorsun yani” dediği aktarıldı. İddianamede, tedavi yöntemlerinin usulüne uygun değil örgüt faaliyetine hizmet edecek şekilde yapıldığı değerlendirildi.

Şüpheli doktor Şeyhmus Çelik’in hastanede olması gerekirken gitmediği, denetim olması ihtimaline karşı özellikle sabah hastanede bulunması gerektiğinin söylendiği anlatılan iddianamede, şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir’in şehir hastanesinden kabulünü yaptığı bebeği, maddi menfaat karşılığında anlaşmış olduğu Fırat Sarı’nın hastanelerine yönlendirdiği kaydedildi.

Sağlık Bakanı Memişoğlu’ndan “yenidoğan çetesi” açıklaması: Cezasızlık algısı oluşturulmaya çalışıyor, böyle bir şey yok

Aileler anlattı

Hazırlanan iddianamede bebeklerini kaybeden ailelerin ifadeleri de yer aldı. H.H., eşinin hamilelik sürecinde başka bir hastaneye gittiğini ancak doğum aniden başladığında doktorlarının bel fıtığı sorunu yaşadığı için başka bir hastaneye gittiklerini söyledi. Gittikleri hastanede yenidoğan yoğun bakımı servisinde yer olmadığı cevabını alan Hakan H., “112’ye bildireceklerini ve müsait hastane bakacaklarını söylediler. Yaklaşık yarım saat sonra Bağcılar’daki özel bir hastaneden bizi kabul ettiklerini söylediler” dedi.

Soruşturmaya konu olan hastanenin özel ambulansının gelerek kendilerini aldığını söyleyen H.H., “Hastaneye vardığımızda bizimle ilgilenen bir doktor yoktu. Sadece ebe vardı. Sabaha B.Y. İsimli doktor eşimi muayene etti ve sezaryen doğum gerektiğini söyledi. Hamileliğin henüz 25. haftası olduğu için bebeğin daha gelişimini tamamlamadığı bu yüzden anne karnından bir iğne yapacaklarını söylediler” ifadelerini kullandı.

“Bebeğimizi kaybettik”

Doktorun iğneyi yaptıktan sonra da 1 gün beklemek gerektiğini söyleyen H.H., “Ertesi gün eşimi doğuma aldılar. Ameliyat sonrası eşimin de çocuğumun da şu anlık durumlarının iyi olduğunu, bebeği yenidoğan yoğun bakım ünitesine alacaklarını söylediler. İki gün sonra eşimi eve bıraktığım sırada hastaneden aradılar. Doktor beyin benimle görüşmek istediğini söylediler. Yoldayken hastaneden bir daha aradılar. Doktor olduğunu söyleyen biri bebeğimin ölüm haberini verdi. Hastaneye vardığımızda da bebeğimin morgda olduğunu söylediler” dedi.

“Yenidoğan çetesi” nasıl deşifre edildi?

İstanbul İl Sağlık Müdürlüğünün özel hastanelerin denetiminden sorumlu bir doktorun (T.E.) Ocak 2023’te Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) yaptığı başvuru ile olay fark edildi.

Doktor T.E., bazı özel hastanelerde doldurulması gereken yenidoğan yoğun bakım üniteleri defterlerinin boş bırakılması üzerine olayın üzerine gitti.

İddianamede yer aldığı şekliyle doktor, “Ayrıca bebeklerin dosya üzerinde gösterilen sağlık durumları ile fiili sağlık durumlarının uyuşmadığını örneğin entübe olarak kayıtlı gösterilen bebeğin gayet sağlıklı ve nefes alabilir durumda olduğunu gördük. Durumu hastane yetkililerine sorduğumuzda az önce düzeldi gibi cevaplar aldık” dedi.

Ne kadar ceza isteniyor?

İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen’in 10 kez “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “nitelikli dolandırıcılık”, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” ve 11 kez uygulanmak üzere “resmi belgede sahtecilik” suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.

Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi”, “kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık”, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” ve “resmi belgede sahtecilik” suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi.

Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülen iddianamede, ayrıca, malen sorumlu olarak belirtilen hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketler lehine “dolandırıcılık” suçu işlenerek maddi menfaat temin edildiğinden, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi talep edildi.

İddianame, gönderildiği Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince değerlendiriliyor.

Savcı tehdit edilmişti

Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Y.E’nin, bu soruşturmayı yürüttüğü sırada, bazı şüphelilerin tahliyelerini gerçekleştirmezse suikast yapılacağı ve ailesine zarar verileceği yönünde tehdit edilmesine ilişkin yürütülen ayrı soruşturmada da 12 kişi jandarma ekiplerince gözaltına alınmıştı. 4 kişi serbest bırakılırken, adliyeye sevk edilen 8 şüpheliden 5’i tutuklanmış, 3’ü hakkında da adli kontrol kararı verilmişti.

19 hastane ve sağlık kuruluşu “malen sorumlu” sayılmıştı

Fezlekede, Özel Avrupa Şafak, Özel Bağcılar Medlife, Özel İstanbul Şafak Hastanesi, Silivri Kolan Hastanesi, Özel Reyap İstanbul Hastanesi, Özel Doğa Hospital, Özel Avcılar Hospital, Özel TRG Hospitalist, Akabe Sağlık Tesisleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, Doğamed Sağlık Hizmetleri Sanayi ve Ticaret AŞ, Ekip Sağlık Hizmetleri Ticaret Anonim Şirketi, Güney Hastanesi Sağlık Hizmetleri LTD ŞTİ, Medilife Sağlık Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi, Özel İstanbul Şafak Sağlık Hizmetleri ve Ticaret Anonim Şirketi, Refik Arslan Sağlık Hizmetleri ve Ticaret Anonim Şirketi, Reyap Sağlık Hizmetleri Anonim Şirketi, Yonca Sağlık Hizmetleri Limited Şirketi, Medisense Sağlık Hizmetleri Şirketi ile GMZ Sağlık Hizmetleri İnş. ve Tur. Ltd. Şti. de “malen sorumlu” olarak yer aldı.

 

 

 

 

 

‘Görünmeyen Cemaat: Mürideler’in yazarı ve ‘Kızıl Goncalar’ dizisinin danışmanı Filiz Gazi, tarikatlarda kadınlara biçilen hayatları anlattı

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir