Venezuela’nın Ulusal Meclis Başkanı Juan Guaido, ülkede düzenlenen hükümet karşıtı gösterilerde kendisini “geçici devlet başkanı” ilan ettiğinde arkasına Amerika ve Avrupa’yı almıştı. Ocak 2019’du. Halka kendisini destekleme çağrısı yapan Guaido’nun sözleri şöyleydi: “Biliyoruz ki bu tek kişilik bir iş değil ve sonuçları olacak. Yorulacak mıyız? Hayır. Demokrasiye, özgürlüğe ulaşana kadar direneceğiz.” Guaido’yu devlet başkanı olarak ilk tanıyan da dönemin ABD Başkanı Donald Trump olmuştu. Bölge
Venezuela’nın Ulusal Meclis Başkanı Juan Guaido, ülkede düzenlenen hükümet karşıtı gösterilerde
kendisini “geçici devlet başkanı” ilan ettiğinde arkasına Amerika ve Avrupa’yı almıştı.
Ocak 2019’du.
Halka kendisini destekleme çağrısı yapan Guaido’nun sözleri şöyleydi:
“Biliyoruz ki bu tek kişilik bir iş değil ve sonuçları olacak. Yorulacak mıyız? Hayır. Demokrasiye, özgürlüğe ulaşana kadar direneceğiz.”
Guaido’yu devlet başkanı olarak ilk tanıyan da dönemin ABD Başkanı Donald Trump olmuştu. Bölge ülkelerinin liderleri de Trump’ın arkasına tespih tanesi gibi dizilmişlerdi. Kanada, Kolombiya, Peru, Ekvador, Paraguay, Brezilya, Şili, Panama, Arjantin, Kosta Rika ve Guatemala devletleri
Guaido’yu Venezuela’nın “geçici başkanı” olarak tanımışlardı.
Ve İsrail… Guaido, ilan ettiği geçici devlet başkanlığını tanıyan
İsrail’e ve Netanyahu’ya özel teşekkürler ediyordu.
Çünkü, Venezuela ile İsrail arasındaki politik ve diplomatik ilişkiler 2013’te ölen Devlet Başkanı
Hugo Chavez tarafından koparılmıştı.
Dünya siyasetinde yeni bir darbe girişimi modeli sahneleniyordu. Görünürde askersizdi, evet sivildi ancak farklıydı.
Bu, devrimlerin de üst aşamasıydı.
Kısa süre önce yapılan seçimlerde sandıktan çıkan
Başkan Maduro’yu istemeyen dış güçler, yerine sahaya sürdükleri genç Juan Guaido’yu başkan olarak tanımışlardı.
Bir zamanlar bölgesinin en zengin ülkelerinden olan Venezuela’da önce salgın hastalıklar ve şiddet suçlarının etkisiyle sosyoloji,
birkaç yıl içinde ekonomi de çökmüştü.
Ülke bir anda yüzde 50 küçülmüştü. Venezuela, yer altı zenginlikleri, özellikle de petrol sahalarına rağmen kendi kendine yetmediği gibi;
yolsuzlukların, yoksulluğun, sınıflar arası uçurumların ve istikrarsızlıkların ülkesiydi artık.
Ülke Chavez sonrası bunalımdan da çıkamamıştı.
Bir tarafta Amerika diğer tarafta Rusya ve çekişmenin ortasında ise zengin petrol yatakları vardı.
Amerika’nın yönlendirdiği uluslararası toplum, Nicolas Maduro’nun 10 Ocak 2019’da yemin edip ikinci kez göreve başlamasını kabul etmemişti. Siyasi kriz Venezuela’da iki farklı parlamento yapısını ortaya çıkarmıştı: Bir yanda Maduro’yu destekleyen Kurucu Meclis, diğer yanda ise ABD tarafından desteklenen Ulusal Meclis ve kendini sokakta geçici devlet başkanı ilan eden muhalif lider Guaido.
Bu arada Avrupa Birliği de müdahil olmuş; İngiltere, İspanya, Fransa ve Almanya’dan sonra Avusturya, Hollanda, İsveç, Letonya, Danimarka, Çekya ve Portekiz de Venezuela Ulusal Meclis Başkanı Juan Guaido’yu “geçici devlet başkanı” olarak tanımışlardı.
Tüm gözler ve dünyanın tüm objektifleri, egemenlerin atadığı 35 yaşındaki devlet başkanının üzerindeydi.
Guaido artık ekranların yeni öznesiydi. Hızlı yükseliyordu. Ülkesinde endüstri mühendisliği okuduktan sonra,
yoksul bir aileden gelmesine karşın Amerika’nın en prestijli ve pahalı üniversitelerinden George Washington’da kamu yönetimi yüksek lisansı yapmıştı.
Oysa üç hafta öncesine kadar sıradan bir siyasetçi görüntüsüne sahipti. Önce muhalefet partilerinin ortak adayı olarak meclis başkanlığına seçilmişti.
Sonra da meydanlara inmiş
, ülkede şiddetlenen Devlet Başkanı Nicolas Maduro karşıtı protestolar sırasında
orduya darbe çağrıları yapıyordu.
Tüm halkı 23 Ocak’ta (2019) sokaklara çağırmış, akabinde de yabancı hükümetlere Maduro yerine kendisini meşru başkan olarak tanımaları için mesajlar göndermişti.
Caracas’taki La Carlota Hava Üssü yakınının etrafında bir grup askerle çektiği videoyu Twitter hesabından yayımlayan
Guaido canlı yayınlar ve anlık paylaşımlarla darbeye girişmişti.
Bu arada Başkent Caracas’ta bazı askeri birliklerin yolları kestiği, bazı yollarda da askeri araçlar görülmüştü.
Ancak işler Guaido ve destekçilerinin istediği gibi gitmedi. Venezuela Savunma Bakanı darbe girişimine karşı koyacaklarını belirterek, ordunun Devlet Başkanı Maduro’nun yanında olduğunu ilan etmişti. Maduro da darbe teşebbüsünü bastırması, sadakati ve disiplinli davranışı nedeniyle Venezuela ordusuna teşekkür ediyordu.
ABD yönetimi Guaido ve taraftarlarının darbe girişimine tam destek veren açıklamalarda bulunsa da
“o çocuklar”, çok değil üç yıl öncesinin 15 Temmuz gecesi Türkiye’de olduğu gibi Venezuela’da da başaramamışlardı.
Bu arada Venezuela için
“askıda darbe günleri” başlamıştı. Çünkü Trump kararlıydı.
Guaido sokak destekli girişimlerine devam ediyor ve meydanlarda şunu söylüyordu:
“Ülkenin 24 eyaleti de sokağa çıktı, bu geri dönüşü olmayan bir yol. Gelecek bizimdir.”
2019’un Nisan ayının son günü bir girişimde daha bulunsa da kendisine bağlı bir grup asker yine başaramamıştı.
Aynı gün dönemin Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton ise şunları söylemişti: “
Bir süredir Maduro’dan sonraki gün yapacaklarımız konusunda planlama yapıyoruz.”
Ama olmadı. Hesaplar tutmuyordu. Ordudan gerekli desteği alamayan Guaido ve Amerika,
yöntem değişikliğine giderek yeni bir siyasi zemin inşa etmeyi deneyecekti.
Venezuela’da muhalefet, parlamento dışında yaptıkları paralel oylama ile Guaido’nun yeniden başkanlığı getirildiğini duyurmuştu bile.
Hızını alamayan Guaido
ülkedeki diğer muhalif isimleri de yanına alarak
bir de kabine kurmuştu. Paralel devlet inşa ediliyordu.
Birkaç ay sonra da soluğu Beyaz Saray’da almıştı. Trump, zengin petrol yataklarının ülkesi
Venezuela’daki halifesini kapıda karşılamıştı.
Bunun ardı ise bir türlü gelmedi. Önce İspanya Guaido’yu tanımaktan geri adım attı. Sonrasında diğer ülkelerin de destekleri söylemde kaldı. Amerika kararını her ne kadar değiştirmeyeceğini söylese de
Trump’un gidişi Guaido’nun da sahneden inişi oldu.
Bu arada usülsüzlük belgeleri ortaya çıkarıldı. Washington Post, Juan Guaido’yu destekleyen bir şirketin, Devlet Başkanı Nicolas
Maduro’yu devirmek üzere nakit yardımı almak için ABD’de 2 iş insanından şantaj yoluyla para istediğinin
tanıklarını konuşturmuştu.
Zaten Guaido da çoktan Amerika’ya sığınmıştı.
Venezuela’da ise seçimler yapılmış ve Maduro bir kez daha seçilmişti. Başsavcılık,
Guaido hakkında “yakalama kararı” çıkartıldığını duyuracaktı.
Genç, idealist, yıldızı parlak ve Güney Amerika’dan yükselen umut ışığı olarak pazarlanan
Guaido, emperyalizmin başarısız işgal biçiminin aktörü olarak kayıtlara geçmişti.
Arşivleri taradım. Kendisini tarih sahnesine çıkartan Trump geri gelse de hakkında kayda değer bir haber bile yayımlanmamıştı.
Dünyanın yeni siyasi hizalanması; devletlerin, liderlerin konumlarını değiştirirken
liberal siyaset düzeni de çöküyor.
Küreselciler bile söylemlerini değiştiriyor. Öyle olmasa Amerika Birleşik Devletleri; Ekrem İmamoğlu’nun rüşvet, yolsuzluk ve terör soruşturmaları sonucunda gözaltına alınmasına “Türkiye’nin iç işleri bizi ilgilendirmez” demez, -belli ki sınırlarımızı da aşacak-
operasyonlara yüksek sesle karşı çıkar, kaygısını dile getirir ve kabul edilemez bulurdu.
Not
: Bu yazıyı kaleme alırken, Hüsamettin Aslan’ın Anadolu Ajansı için 2019 yılında yayımladığı
More Stories
S&P uyardı: Siyasi belirsizlikler kurlar için risk olabilir
İnşaat Malzemesi Sanayi Bileşik Endeksi şubatta azaldı
Manisa’da Susam Üretimi Desteklenecek