Son dakika: Orta Doğu ateş çemberi… ABD ve İngiliz medyasından bomba iddia… Suriye’de kaçtılar…
Suriye’de Heyet Tahrir Şam’ın başını çektiği rejim karşıtı grupların, Humus’un iç kesimlerine ulaşırken Dera il merkezinin de kontrolünü ele geçirdi. Esed rejimi karşıtı gruplar, Şam’a yaklaşırken Dürzilerin muhalif gruplara katıldığı iddia edildi.
İsrail’in, Gazze’deki saldırılarını sürdürürken Lübnan’daki ateşkesi 11’inci kez ihlal etti. İsrail ordusu bugün yaptığı 11 ihlalle 27 Kasım’dan bu yana toplam 152 ihlale imza atmış oldu.
İşte Suriye, Gazze ve Lübnan’da yaşanan tüm gelişmeler…
İngiliz The Telegraph gazetesi, Suriye’de yaşanan çatışmaların ardından Beşar Esed’in ailesinin, Esed rejiminin muhalif gruplar ile girildiği çatışmalar başlamadan önce Rusya’ya kaçtığını iddia etti.
Habere göre, Beşar Esed’in İngiltere doğumlu eşi Esma Esed, geçen hafta üç çocuğuyla birlikte Rusya’ya gitti.
Haberde ayrıca, Kremlin’e yakın bir kaynağın Bloomberg News’e “Rusya’nın, Suriye Devlet Başkanı’nı kurtarmak gibi bir planı olmadığı” ifadeleri yer aldı.
Kaynak, “Rusya’nın Esad’ı kurtarmak için bir planı yok ve Suriye Devlet Başkanı’nın ordusu mevzilerini terk etmeye devam ettiği sürece de böyle bir planın ortaya çıkacağını düşünmüyor” dedi.
ABD gazetesi Wall Street Journal’de yer alan habere göre ise, Suriyeli güvenlik yetkilileri ve Arap yetkililer, Esma Esed’in iki kayınbraderi de Suriye’yi terk ederek Birleşik Arap Emirlikleri’ne gitti.
Haberde, Esed’in Suriye’de olup olmadığının bilinmediği belirtildi. Esed yanlısı bir TV kanalı, Esed’in İran’a gittiğini öne sürdü ancak daha sonra bu haber yalanlandı.
CNN’e konuşan Suveyda 24 isimli grup, Suriye’nin Dürzi dini azınlığından savaşçıların ülkenin güneyinde Esed rejimine karşı mücadeleye katıldığını söyledi.
Suveyda 24, “Onurlu Adamlar Hareketi ve Dağ Tugayı Birliği’nin olan iki yerel Dürzi grubun birkaç başka grupla birlikte muhaliflerin safına katıldığını” açıkladı.
Grupların, “Hızlı gelişmelerin ardından eyalette genel seferberlik ilan ettiklerini duyurdular” ifadesi yer alan haberde, “Dürzi savaşçıların katılımı güney Suriye’de hazırlanan taarruzu destekleyebilir” denildi.
İran devlet televizyonu, silahlı muhalif grupların şu ana kadar Halep’te hiçbir Şii vatandaşı hedef almadığı yönünde haber yayımladı.
Yayınlarında Suriye’deki rejim muhalifi gruplarla ilgili ifadelerini değiştiren devlet televizyonu, “teröristler”, “terörist gruplar” ve “tekfirci teröristler” yerine gündüz bülteninde “silahlı gruplar” nitelemesini kullandı.
Yerel saatle 14.00 bülteninde sunucunun yanı sıra saha muhabiri de daha önce “tekfirci” diye adlandırdıkları grupları “silahlı gruplar” şeklinde isimlendirdi.
Devlet televizyonunun haber kanalı, 18.00 bülteninde de alt yazılarında aynı adlandırmayı sürdürdü ve “Silahlı muhalif gruplar, bu ana kadar Halep’te hiçbir Şii vatandaşı hedef almadı.” şeklinde altyazı geçti.
Devlet televizyonunun dil değişikliğine gitmesi, sosyal medyada gündem oldu. Bazı kullanıcılar, bu değişikliği eleştirip tepki gösterirken kimi kullanıcılar da İran’ın Suriye’deki değişime ayak uydurmaya çalıştığını ileri sürdü.
Birleşmiş Milletler (BM) Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese, Viyana Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Helmut Kriger tarafından üniversitenin AKH kampüsünde düzenlenen “İsrail Savaşı: Kolonyal Bir Etnik Temizlik mi?” başlıklı konferansta konuştu. Albanese, İsrail’in Gazze’de insanlık ve savaş sucu işlediğini söyledi.
Albanese, Gazze’de yaşanana bir savaş denemeyeceğini, savaşların da kuralları olduğunu, burada yaşananın ise tamamen bir imha olduğunu ifade etti.
Yahudilerin uğradığı soykırım başta olmak üzere geçmişte yaşanmış diğer örneklere de değinen Albanese, “Soykırımların temel ve ortak kökeni, ideolojik nefret ve karşıdakinin insan kategorisinden çıkarılmasıdır. Bu tüm soykırımlarda ortak bir unsurdur ve bu soykırımda belirgin olan şey budur. Çünkü ‘Filistinliler alt insan, insansı hayvanlar olarak adlandırılmıştır. Gazze’de masum yoktur. Sorumlu olan tüm bir toplumdur’ anlayışıyla hareket edilmiştir.” değerlendirmesinde bulundu.
Albanese, İsrail’in yer altındaki tünellere ulaşabilmek için tahrip gücü yüksek ve Batı’da çoktan yasaklanmış silahları kullanarak aynı zamanda bir “çevre soykırımı” işlediğini kaydetti.
İsrail’in saldırılarında sivil kavramının tamamen ortadan kalktığına işaret eden Albanese, “İsrail, bu savaşta sivil kategorisini tamamen ortadan kaldırdı ve ‘insanlar kalkan olarak kullanılıyor’ ifadesini sivilleri öldürmeyi meşrulaştırmak için genel bir argüman olarak kullandı.” diye konuştu.
7 EKİM SONRASI BÜYÜK İSRAİL PROJESİ
Albanese, İsrail’in Gazze’de bir milyondan fazla insanın evinden taşınması için tahliye emri verdiğini, bunun tahliye değil etnik temizlik emri olduğunu belirterek, “Mesele şu ki Büyük İsrail Projesi, 7 Ekim’den sonra Filistinlilere karşı şiddeti barındıran, tam bir soykırım motivasyonuyla patlak veren plandır. Filistinliler her zaman savaş suçları ve insanlığa karşı suçlara maruz kalmışlardır.” görüşünü paylaştı.
Soykırımın bugün ve gelecekle ilişkili olmadığına, geçmişle alakalı olduğuna dikkati çeken Albanese, Gazze’nin Filistin’de tarihi unsurları barındıran bir bölge olduğunu ve İsrail’in burayı yerle bir ederek bir toplumun kimliğini silmeye çalıştığını dile getirdi.
Francesca Albanese, Gazze’de süren soykırıma karşı içerlemenin ya da bir köşeye çekilip ağlamanın bir anlam taşımadığını vurgulayarak, “Harekete geçme ve bu canavarlığı durdurmak için elimizden gelen her şeyi yapma zamanı.” ifadesini kullandı.
İsrail’in soykırım yaptığı Gazze Şeridi’nin merkezine yönelik saldırıda, 6’sı çocuk, 5’i kadın olmak üzere en az 20 Filistinlinin hayatını kaybettiği belirtildi.
Sağlık kaynaklarından alınan bilgiye göre, İsrail ordusu, Gazze Şeridi’nin orta kesiminde bulunan Nusayrat Mülteci Kampı’nda “en-Nadi” ailesine ait bir evi bombaladı.
Saldırıda 6’sı çocuk, 5’i kadın en az 20 Filistinli hayatını kaybetti. Hedef alınan ev ve çevredeki 46 kişi yaralandı.
Görgü tanıkları da İsrail ordusunun savaş uçaklarıyla bombaladığı evin yerle bir edildiğini, yakınındaki evlerin de hasar gördüğünü belirtti.
Gazze Sivil Savunma ekipleri ise saldırının düzenlendiği bölgede kayıp kişilerin arandığını ifade etti.
Lübnan ordusu, İsrail ile Lübnan arasındaki ateşkes anlaşmasının uygulanması ve izlenmesine ilişkin mekanizmanın beş üyeli denetim komitesinin gelecek hafta başında ilk toplantısını yapacağını duyurdu.
Ordudan yapılan yazılı açıklamada, 5 üyeli ateşkesi denetleme komitesi üyelerinden ABD Merkez Komutanlığı Özel Kuvvetler’den (SOCCENT) Tümgeneral Jasper Jaffers, Fransız Tümgeneral Guillaume Ponchin ve Lübnan ordusundan Tuğgeneral Edgar Lowndes’in, Lübnan’ın güneyindeki sahanın durumunu görmek amacıyla Litani Nehri’nin güneyindeki alanı helikopter ile havadan gözetlediği belirtildi.
Açıklamada, komite üyelerinin gözetlemeyi, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını takip etme mekanizması çerçevesinde yaptığı kaydedildi.
Komitenin ilk toplantısını gelecek haftanın başında yapacağı ifade edilen açıklamada, toplantının yapılacağı tarih ve yer hakkında net bilgi verilmedi.
İsrail, Lübnan’ın güneyindeki bölgeleri insansız hava aracı (İHA) ve savaş uçaklarıyla hedef alarak, tanklarla ilerleyerek, topçu atışı, makineli tüfek ve füzelerle saldırarak, evleri havaya uçurarak Lübnan ile ateşkes anlaşmasını 11 kez ihlal etti.
Lübnan resmi ajansı NNA’nın haberine göre, bugünkü ihlaller güneydeki Nebatiye’nin Bint Cubeyl ilçesi, Güney ilinin Sur ilçesi ve Akkar ilinin Akkar ilçelerinde yoğunlaştı.
İsrail, topçu atışları ve füzelerin yanı sıra, İHA ve savaş uçaklarıyla saldırdı, tanklarla ilerledi ve makineli tüfeklerle ateş açtı. İsrail güçleri, Bint Cubeyl ilçesinde şafak vakti ve sabah saatlerinde, başta Ayta eş-Şaab ve Ramiye olmak üzere merkez bölgedeki bazı kasabalara makineli tüfeklerle saldırıda bulundu.
Aynı ilçedeki Ayterun kasabası da evlere çok sayıda top mermisi atılması ve gece makineli tüfeklerle yapılan kapsamlı tarama operasyonları da dahil olmak üzere bir dizi İsrail ihlaline tanık oldu.
Sabah saatlerinde İsrail ordusuna ait araç ve tankların kent içinde dikkat çekici bir hareketinin yanı sıra, fırlatılan füzenin sesi halk arasında tedirginlik ve gerginliğe yol açarak bazılarının evlerini terk etmelerine ve şehirden göç etmelerine neden oldu.
İsrail ordusuna ait bir İHA ilçe merkezi Bint Cubeyl’de bir aracı hedef alma girişiminde bulundu ancak başaramadı. Sur ilçesinin Mecdel Zun kasabasında da İsrail’e ait bir İHA su deposunu hedef aldı. Yarun kasabasında da İsrail ordusu bazı evleri bombalayarak havaya uçurdu.
Canlı Anlatım Özeti