SON ŞANS

PKK terör örgütünü kuran Öcalan yakında bir açıklama yapacak. Bu kesinleşti. Bir süredir üzerinde çalışıyor. Şubat ayı içinde PKK’ya silah bırakma çağrısında bulunacak. Açıklama PKK’nın tasfiyesi anlamına geliyor. Muhatapları Kandil, Suriye, Avrupa ve Türkiye’deki unsurlar.

Geçen hafta İmralı heyetinden yansıyan bir bilgiyi izleyenlerimle paylaşmıştım. ‘30 yıl elimde silahla yaşadım. Şimdi ömrümün geri kalanında barışa hizmet etmek istiyorum’ diyen Öcalan, İmralı heyetine ‘beni geçmişimle değil bugün söylediklerim üzerinden değerlendirin’ cümlesini ifade ediyor.

Kaynaklarımla konuştum. Konuyla yakından ilgili ve bilgili çeşitli kaynaklarla. Gelinen noktayı özetlemeye çalışayım.

Öcalan çağrısını Şubat ayı içinde yapacak. Türkiye’ye teslim edildiği günün yıl dönümünde değil. Şubat ayı içinde. O andan itibaren PKK’ya süre verilecek. Bir mekanizma kurulacak. Silah teslimi konusunda Irak, Suriye, Türkiye ayaklarında bunun nasıl gerçekleşeceği belirlenecek. Silahlar nerede, kime, nasıl teslim edilecek. Ve sonrasında kim nereye gidecek? Ne yapacak, nasıl yaşayacak bunların üzerinde çalışılıyor.

TASFİYE GERÇEKLEŞİRSE

PKK silah bırakırsa… Örgüt tasfiye olursa….

Örgütün üst düzey yönetimi (35/40 kişi). Bunların ne olacağı ciddi konu. Süleymaniye ve Avrupa’da silahsız/ sivil yaşam seçenekleri masada. Orta kademe için ayrı bir plan. Militan kadrosu için başka bir mekanizma… Tüm detaylar üzerinde hazırlık yapılıyor. Yeter ki PKK tasfiye edilsin. Örgüt dağılsın.

Konunun önemli bir ayağı Suriye. Suriye’de demokratik sürece çok önem veriliyor. PYD/YPG silah yerine siyasete katılacak. Evet, demokratikleşme sürecine PYD de dahil edilecek. Suriye yönetimi ile Türkiye çok çok yakın temas halinde. Türkiye’nin kırmızı çizgileri var. Suriye’nin yeni lideri Ahmet Şara bunu biliyor ve kabul ediyor. Şara’nın tutumu da net. Suriye’de federatif yapı olmayacak. Kürtler de devlet mekanizmasında yer alacak. Öcalan’ın çağrısı içinde bunlar yer alacak ‘talebimiz Kürt devleti değil, demokratikleşme’ diyecek. Kimi emperyalist güçler ve devletler Suriye üzerinde “bölünme” planları hazırlıyor. Dün de Rojova’da Avrupalı kimi siyasiler boy gösteriyordu. Türkiye’nin açılımı tüm bu oyunları da bozma amacı içeriyor. Suriye’nin yeni yönetiminin yaklaşımı bu anlamda bizim şansımız. Öcalan’ın yapacağı çağrının Suriye’de özellikle de Mazlum Kobani ile birlikte etkili olacağı öngörülüyor.

PLAN NASIL ORTAYA ÇIKTI?

Bahçeli’nin başlattığı süreç ‘Devlet katında planlandı. İç ve dış gelişmeler ışığında, Ortadoğu bağlamında ve Suriye özelinde yaşananlardan sonra Devlet inisiyatif almak gerekliliği hissetti. Bahçeli Meclis’te DEM’e el uzattı ama oraya giden süreçte Erdoğan’ın konuşmaları ve ‘iç cephe’ vurguları etkili oldu. Özellikle Malazgirt’in yıldönümü konuşması. Bahçeli’yi harekete geçiren Malazgit’teki Erdoğan’ın konuşması ve bunu takip eden “İsrail-emperyalist oyunlar-ve bunlara karşı iç cepheyi güçlendirmek” açıklamaları oldu.

Bahçeli süreci gördü ve etkili olması için bizzat devreye girdi. Bir tek ‘umut hakkı ve Meclis’te konuşsun’ bölümü sürpriz oldu. Bunu Erdoğan da beklemiyordu. Ancak Erdoğan, izledi, ölçtürdü. Cumhurbaşkanı ve Başkomutan olduğu için tüm süreçte de bu pozisyonda kalması kararlaştırıldı. Destekleyici ama soğukkanlı, mesafeli.

Sonrasında Erdoğan ve Bahçeli görüştü. Erdoğan’ın talimatıyla çok üst düzey devlet görevlileri Bahçeli’yi ziyarete gittiler. Devlet görevlileri MHP liderine sunum yaptılar; detaylı ve kapsamlı bilgiler verdiler. Bunların neticesinde SÜREÇ AKIŞI DEĞİŞTİRİLDİ.

İlk başta “Öcalan’a umut hakkı tanınsın, Meclis’e gelsin, DEM’e konuşsun, PKK’yı tasfiye etsin”

denilirken;

Sıralama şöyle oldu.

“PKK’ya çağrıda bulunsun, silahlar bırakılsın, PKK tasfiye edilsin, tüm bunlar olursa umut hakkı verilsin’

Son durum budur.

Öcalan’la görüşme…

Aynı devlet yetkilileri Öcalan’a da gittiler. Erdoğan’ın talimatıyla en üst düzeyde İmralı’da bir görüşme gerçekleşti. Ona şu mesaj verildi:

‘Bu senin için SON ŞANS. O nedenle bu terör konusunu bitirecek net bir açıklama olsun. Sözlerin muğlak ve belirsiz olmasın. Herkes başka yere çekmesin”

Esasen devlet Öcalan’a diyor ki; ‘biz sana bir şans daha verdik. Kaderin PKK’nın elinde. Ya senin umut hakkını tanıyacaklar ya da seni diri diri buraya gömecekler. Bu 10 yıl aradan sonra eline geçen 2. şans. O zaman bunu engelleyenleri unutma. Bugün aynısına izin verme.’

Tabii ki bu çözümü istemeyenler var. Terörden beslenenler. PKK’yı yönlendiren devlet ve yabancı istihbarat kuruluşları…Bugünlerde de hareketlendiler ancak devlet de atacakları her adıma karşı (süreci sabote edecek terör eylemi dahil) tedbirlerini alıyor.

Şu ara diplomatik temaslar da çok artmış durumda. Türkiye, Irak ve Suriye üzerinde çok yoğun baskı uyguluyor.

Kuzey Irak yönetimi ile zaten yakın ilişki kritik önemde. İran’a karşı uyanık olunmalı ve ciddi tedbirler alınmalı. Dışişleri Bakanı Fidan dün Irak’taydı. Pek çok görüşme gerçekleştirdi. Aynı dakikalarda MİT Başkanı İbrahim Kalın da Suriye’deydi. Profesör Kalın 1 ay içinde 2. kez Suriye’nin yeni lideri Şara ile bir araya geldi.

BU KEZ ÇÖZÜM ŞANSI YÜKSEK

Peki sonuç alınabilecek mi?

Şöyle değerlendirmeler yapılıyor:

Bizzat Devlet bey destekliyor. Bu kez o başlattı. Çözüm sürecine MHP karşı çıkmıştı. Ayrıca o zaman FETÖ vardı, engel oluyordu. Şuan konjonktür daha uygun. Suriye’deki gelişmeler şans verdi. PKK destekçisi Esad yönetimi gitti.

CHP’nin yeni yönetiminin yaklaşımı olumlu. Zaten Özgür Özel’in talep ettiği gibi meclis etkin olacak. Açılım sürecinde devletin içinde de karşı çıkanlar vardı. Şimdi Devlet kurumları arasında tam mutabakat sağlandı. Bütün aktörler destekliyor. Demirtaş da buna uygun mesajlar verdi. Onun desteği de önemseniyor. Ve en önemlisi PKK terörüyle mücadelede devlet şu an en güçlü döneminde.

Bir an düşünsenize terör belasından tamamen kurtulmuşuz. Ne kadar çok canımız yandı. Bu bitse? Türkiye nasıl bir ülke haline gelir?

Bugüne dek terörle mücadeleye harcanan paranın 600 milyar dolar olduğu hesaplanıyor.

Bu kaynağı yatırıma aktarabilseydik Türkiye ne olurdu? Her ikisi de Kürt kökenli olan şu an ekonomiyi yöneten Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Hazine-Maliye Bakanı Mehmet Şimşek belki de buna dikkat çekmeliler.

B PLANI VAR MI?

Tüm bu girişimlere rağmen….

Bahçeli’nin aldığı riske rağmen…

Devlet’in tanıdığı şansa rağmen…

Başarılı olunamazsa…

Terörle mücadele zaten devam ediyor. Kesintiye gitmeden sürecek. İçerde halihazırda PKK çok ciddi oranda zayıfladı. Operasyonlar ve gerekirse harekatlar sınır ötesinde yapılır. Bakınız dün bile, Dışişleri Bakanı Fidan Irakta, MİT Başkanı Kalın Suriye’deydi. Onlar görüşmeleri yaparken sınır ötesinde 13 PKK’lı etkisiz hale getirildi.

Ve Öcalan’ın çağrısı net olursa PKK’da buna uyacak çok ciddi bir çoğunluk olacağı öngörülüyor. Bazı devletlerin müdahalesiyle ve/veya farklı hesaplarla PKK silah bırakmazsa terör örgütünde bölünme/ve çözülme yaşanacağı tahmin ediliyor.

Devlet yetkilileri şu anda yürütülen sürece ilişkin ‘temkinli iyimserlik duygusu’ içindeler. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en baştan itibaren sergilediği “destekleyici ama mesafeli ve temkinli” yaklaşım da bunun göstergesi.

Bence Türkiye bu kez başarabilir. Herkes önceki süreçten gereken dersleri çıkardı. Habur’daki gibi rezaletleri yaşamayacağız. O nedenle “en ince detaylara kadar düşünüldüğü ve her aşamasının planlandığı” şeklindeki Erdoğan’ın açıklaması kritik.

Bu sorunu aşabilirsek ülkemizin önü açılır. Sadece bizim açımızdan değil; Ortadoğu’nun da kaderi değişebilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir