Donald Trump’ın Grönland’ı satın alma kumarı kulağa saçma gelebilir, ancak imkansız değil. Eğer ABD’de başkan seçilen kişi (Donald Trump) gerçekten dünyanın en büyük adasını kontrol etmeye kararlıysa senaryoların ardı arkası kesilmiyor. Elbette eğer özerk bölge (Grönland) Danimarka’dan bağımsızlığını ilan ederse.
Trump’ın Grönland ile ilgili ne gibi planları var? Örneğin Porto Riko gibi bir commonwealth yapmayı deneyebilir. Ya da ABD’nin Mikronezya ve Marshall Adaları ile yaptığı gibi, ordusuna savunma ve mali yardım karşılığında sınırsız erişim sağlayan bir anlaşmaya bile dahil edebilir.
Bu konuya ilişkin iddiaları Trump’tan bile çok ciddiye alan Ulusal Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri olan Alex Gray konuya ilişkin şunları söyledi:
– Bu tek bir kalıba uymaz ve birçok seçeneği uygulamak için emsalimiz var.
Grönland’ı satın alamazsa, Rusya ve Çin’i gözetlemek için adaya daha fazla üs eklemeyi deneyebilir. Ve Grönlandlılar kabul ederse -ki etmeyebilirler- adada daha fazla yetki kullanmanın yollarını bulabilir.
Göreve 20 Ocak’ta gelecek başkanın Grönland ile ABD ilişkisini değiştirmek için yapabilecekleri ve önündeki engeller şunlar:
-
Gray, Trump’ın yörüngesindeki insanların, adanın ABD toprağı haline gelmesine yol açacak müzakereler hakkında gerçekten ciddi şekilde düşünmeye başladıklarını söyledi.
-
Çünkü Çin ve Rusya bölgeye gözlerini çevirdi. Bu durum süreci Amerikan Dış Politikasını Batı Yarımküre’ye doğru yeniden yönlendirme çabasının bir parçası.
-
Ulusal Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri olan Alex Gray “Doğrudan satın almanın imkansız olduğunu düşünmüyorum” derken geçmişten örnekler verdi…
BU FİKİR YENİ DEĞİL
Danimarka 17. yüzyılda Fransa’dan St. Croix’i satın aldı. Bölge, bir kez daha ABD tarafından 1916 antlaşmasının bir parçası olarak satın alındı ve şu anda Virgin Adaları’nın bir parçası.
Grönland’ı satın almak ise tamamen yeni bir fikir değil. ABD, onlarca yıl önce Grönland’ı Danimarka’dan satın almayı teklif etti; bu teklif, 1990’larda ortaya çıkan gizli bir plandı.
Ancak Grönland satılsa bile, birçok Grönlandlı ABD’nin bir parçası olmak isteyip istemediklerini sorguluyor. Önümüzdeki on yılda Danimarka’dan bağımsızlık çağrısında bulunan adanın başbakanı, Grönland’ın “satılık olmadığını ve asla satılmayacağını” da söylüyor.
‘EKONOMİK ETKİSİ BÜYÜK OLUR’
Ve Trump’ın müttefikleri bile Grönland’ın kaderi konusunda yapılacak bir müzakerenin büyük ekonomik etkileri nedeniyle zorlu olacağını söylüyor: Grönland, eriyen Arktik buzullarının altında gömülü milyarlarca dolar değerinde keşfedilmemiş mineral ve hidrokarbona sahip.
Kağıt üzerinde Grönland, bağımsız bir ulusun birçok gücüne zaten sahip. Danimarka’nın kendi kendini yöneten bir bölgesi ve adaya geniş bir özerklik sağlıyor. Bu, Kopenhag dış politikasını ve ulusal savunmasını üstlenirken kendi liderlerini seçebileceği anlamına geliyor.
Eski bir Dışişleri Bakanlığı avukatı ve ulusal güvenlik uzmanı olan Scott Anderson durumu şöyle anlatıyor:
– Danimarka, adaya sahip olduğunu iddia etmiyor. Danimarka hükümetinin, söylediklerine göre, Grönland’ı herhangi birine satma yasal yetkisi de onlara ait değil.
FİLİPİNLER’DEN SONRA BİR İLK
ABD, 19. yüzyılın sonunda Filipinler’i İspanya’dan kaptığından beri toprak satın almadı. Ve uluslararası hukuk, toprak satın almayı, satmayı veya çalmayı tabu haline getirdi – hatta tamamen yasadışı hale getirdi.
Üç başkan döneminde Dışişleri Bakanlığı’nda hukuk danışmanı olarak görev yapmış olan Brian Finucane, “Bu, Saddam Hüseyin ve Putin‘in oyun kitabından bir sayfayı çalmak anlamına gelir” dedi ve ekledi:
– Trump’ın bu söylemi endişe verici çünkü kendisi yeni ABD başkanı ve sözlerinin kendi başına uluslararası sonuçları var.
ANLAŞMA OLASILIĞI MASADA MI?
Grönland teklifi reddederek bağımsız olmaya karar verse bile, ABD ada üzerinde daha fazla kontrol sağlamanın bir yolunu bulacaktır.
ABD’nin Mikronezya, Marshall Adaları ve Batı Pasifik adalarındaki Palau ile Özgür Ortaklık Anlaşmaları adı verilen bu tür anlaşmaları var.
Böyle bir anlaşma ABD’ye özel askeri erişim ve hangi diğer ülkelerin birliklerini Grönland’a konuşlandırabileceğini belirleme hakkı verecek. Anlaşma;
- Pentagon’a bölgede daha büyük bir dayanak noktası sağlarken
- Rusya’nın yakındaki Kola Yarımadası’nda yer alan Murmansk Hava ve Deniz Üsleri kapanırken
- Çin’in Arktik nakliye rotalarına erişimini yavaşlatabilir.
Bu, Grönland’ın Danimarka ile olan ilişkisine benziyor, ancak üç Pasifik ülkesi de bağımsız ülkeler. Trump yönetimi daha önce ilk döneminde de Grönland ile anlaşma imzalama fikrini değerlendirmişti.
Bazı ABD’li yetkilileri, adanın Danimarka’nın yaklaşık 50 katı büyüklüğünde olması nedeniyle modelin Kopenhag üzerindeki baskıyı azaltabileceğini savunuyor. Ülkenin aktif görevdeki ordusu New York Şehri’nin polis gücünden daha küçük.
Daha fazla ÜS, daha fazla SENSÖR
Ancak Trump’ın Grönland’ı ele geçirme yönündeki örtülü askeri tehditi hem Almanya hem de Fransa’dan gelen uyarılarla tetiklendi. Bu bağlamda ABD’nin adanın Danimarka’dan uzaklaşmasına yardım etmesi bile diplomatik sonuçlar doğurabilir.
Trump Grönland’ı satın alamazsa veya bir savunma anlaşmasına dahil edemezse, seçilen başkan oraya daha fazla ABD üssü ekleyebilir.
ABD ve NATO müttefiklerinin Atlantik ve Arktik Okyanuslarının bazı kısımlarında gözetleme kapsamında önemli boşluklar var. Bu nedenle ABD, Pentagon’un adanın kuzeybatı ucundaki Pituffik Uzay Üssü’nde halihazırda bulunan erken uyarı radarlarına daha gelişmiş sensörler ekleyebilir.
‘BU BİR BOŞLUĞU DOLDURABİLİR’
NATO ve Arktik savunma politikası üzerinde çalışan eski bir Pentagon yetkilisi olan Jim Townsend, “Norveç onu izliyor, biz de izliyoruz. Bu hamle bir boşluğu dolduruyor. Bu önemli.” dedi.
Trump yönetiminin eski yetkilisi Alex Gray ise, Rusya ve Çin’in Grönland’ı sömürmesini engellemenin herkesin çıkarına olduğunu söyledi:
– Çinliler, bu gelişmekte olan, az nüfuslu ülkeleri sömürme ve kendi amaçları için kullanma konusunda uzmandır. Danimarka, zorlamalara açık bir Grönland’ın kendi çıkarlarına veya bizim çıkarlarımıza olmadığını anlıyor.
Nahal Toosi bu rapora katkıda bulundu.
*** Politico Jack Detsch
*** Nahal Toosi