Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde ‘yeni kriz dönemi’ endişesi

LEFKOŞA – Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde 2023 yılında yaşanan Maraş merkezli depremlerin sonrasında tesis edilen diyalog ortamı, yeni sorunlarla karşı karşıya. Atina, son günlerde Ankara’dan gelen mesajları kaygıyla not ediyor. Yunanistanlı uzmanlara göre, iki komşu ülke, diyaloğun sürmesi için gerekli adımları yakın dönemde atmazsa, önümüzdeki süreçte yüksek tansiyon Ege’ye geri dönebilir.

Geçtiğimiz hafta Savunma Bakanı Yaşar Güler’in Yunanistan’ın Ege Denizi’nde elektrik kablosu döşeme faaliyetlerini hedef alarak 1976 Bern Muhtırası’na atıfta bulunması, Atina’da tepkilere neden oldu. Komşu başkentte bu açıklamayı irdeleyen uzmanlar, Ege’de tesis edilen moratoryumun sonunun yaklaştığına dair endişelerini dile getirdi.

Gazeteci Sotiris Sideris, iki ülke ilişkilerine dair, “İki tarafın da söylemleri giderek sertleşiyor ve karşılıklı suçlamalar artıyor. Bu durum, moratoryumun fiilen sona erdiği ve yeni bir kriz dönemine girildiği anlamına gelebilir” değerlendirmesinde bulundu.

GÜLER’İN AÇIKLAMASI TEPKİYE NEDEN OLDU

Bakan Güler’in son açıklamaları Yunanistan basınında geniş yankı buldu ve olumsuz yorumlara neden oldu. Bu gelişmeyi ‘Omega Press’ isimli haber sitesi için kaleme aldığı inceleme yazısında mercek altına alan Sideris, Güler’in açıklamalarının merkezinde Yunanistan’ın Türkiye’nin ‘potansiyel kıta sahanlığında’ izinsiz araştırma faaliyetleri yürüttüğü ve Bern Muhtırası’nı ihlal ettiği argümanının yer aldığını belirtti.

Sideris’e göre uluslararası hukuk uzmanları, Yunanistan’ın kendi egemenlik alanlarında elektrik kablosu döşeme hakkına sahip olduğunu ve Türkiye’nin bu konuda herhangi bir veto yetkisinin bulunmadığını belirtiyor. Sideris, konu hakkında, “Bern Muhtırası, 1976 yılında kıta sahanlığı sınırlarının belirlenmesi için başlatılan ikili görüşmelerin çerçevesini çiziyordu. Ancak bu görüşmeler, Türkiye’nin uzlaşmaz tavrı nedeniyle 1981 yılında başarısızlıkla sonuçlandı ve muhtıranın da geçerliliği otomatik olarak sona erdi” hatırlatmasında bulundu.

Gazeteciye göre, söz konusu muhtıra sadece petrol ve doğalgaz arama faaliyetlerini kapsıyordu; elektrik kablosu döşemesi gibi faaliyetler bu kapsamda değerlendirilmiyordu. Dolayısıyla, Atina’da Türkiye’nin Bern Muhtırası’na dayanarak Yunanistan’ın faaliyetlerini engellemeye çalışması, hukuki dayanaktan yoksun bir argüman olarak görülüyor.

EGE’DE ESKİ KÖTÜ GÜNLERE DÖNÜLÜR MÜ?

Güler’in açıklamalarıyla beraber Türk-Yunan ilişkilerinde gelinen son noktayı irdeleyen Sideris, önemli bir soruyu gündeme taşıdı: Ankara ve Atina’dan olumsuz mesajlar gündeme yansımaya devam ederse, önümüzdeki süreçte Ege’de eski tatsız günlere geri dönülür mü?

Bu önemli soruya yanıt arayan Sideris, Yunanistan’ın muhafazakar hükümetinin, ‘Türkiye’nin agresifleşen tutumu’ karşısında uluslararası platformlarda yeterince aktif olmadığı eleştirileriyle karşı karşıya olduğu bilgisini paylaştı. Komşu başkentte, Yunanistan’ın Türkiye’yi uluslararası kuruluşlarda, AB ve NATO nezdinde kınamak ve uluslararası kamuoyunu bilgilendirmek için daha fazla çaba göstermesi gerektiği görüşü hakim.

Atina’da Türkiye karşısında daha proaktif politika fikri zemin kazanıyor olsa da ABD’nin Ukrayna savaşı nedeniyle bölgede istikrarı koruma çağrısı, Yunanistan’ın hareket alanını kısıtlıyor. Washington yönetimi, Ege’de herhangi bir gerilimin NATO’nun Ukrayna’ya odaklanmasını olumsuz etkileyebileceğinden endişe ediyor. Sideris, “ABD’nin bu tutumu, Türkiye’ye dolaylı bir destek sağlıyor ve Yunanistan’ın haklarını savunmasını zorlaştırıyor” görüşünü dile getirdi. Buna göre, Yunanistan’ın ABD ve Avrupa ülkelerinden daha açık ve net bir destek istememesi, Türkiye’nin daha da ‘cesaretlenmesine’ yol açıyor. Bu argüman temelinde uzman, yakın dönemde Ege’de tesis edilen, gerginliklerden uzak kalma eksenli moratoryumun da tehlikeye girebileceği öngörüsünde bulundu.

İÇ POLİTİKA VE BÖLGESEL RİSK FAKTÖRLERİ

Sideris, değerlendirmesinde, bir başka önemli noktanın da altını çizdi: Hem Yunanistan hem Türkiye, iç siyasi zorluklarla boğuşurken, Ege’deki moratoryum iç politikaya alet ediliyor.

Gazeteciye göre, “Erdoğan, anayasa değişikliği ve yeni bir başkanlık dönemi için Kürtlerin desteğini kazanmaya çalışırken, muhalefet partileri de milliyetçi söylemlerle Erdoğan’a karşı çıkıyor.” Yunanistan’da ise Kiryakos Miçotakis hükümeti, ekonomik kriz, yolsuzluk skandalları ve düşen anketlerle mücadele ediyor. Dış politikada somut bir başarı elde edememesi, Miçotakis’in iç siyasette daha da zayıflamasına neden oluyor.

Aynı süreçte, bölgesel ve uluslararası gelişmeler Ege’deki durumu daha da karmaşık hale getiriyor. Donald Trump’ın ABD başkanlığına geri dönmesi, Ukrayna’daki savaşın seyri ve Doğu Akdeniz’deki enerji rekabeti, Yunanistan-Türkiye ilişkilerini etkileyecek önemli faktörler arasında yer alıyor. Sideris bu gelişmeler için, “Ocak ayı sonunda düzenlenmesi planlanan Yüksek Düzeyli İş Birliği Konseyi toplantısı, iki ülke arasındaki diyaloğun yeniden başlaması için bir fırsat sunabilir. Ancak, mevcut siyasi iklim göz önüne alındığında, bu toplantıdan somut bir sonuç çıkması pek olası görünmüyor” yorumunda bulundu.

BAKAN GÜLER NE DEMİŞTİ?

Savunma Bakanı Yaşar Güler, geçtiğimiz hafta Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı konuşmada, Yunanistan’ın Doğu Akdeniz ve Ege Denizi’nde Türkiye’nin kıta sahanlığında izinsiz araştırma faaliyetleri yürüttüğünü ve 1976 Bern Mutabakatı ile uluslararası hukuku ihlal ettiğini belirtti. Güler, Türkiye’nin bu faaliyetlere hem diplomatik hem de sahada gerekli cevabı verdiğini vurguladı.

Bakan, Yunanistan’ın Ege’deki 23 adanın gayri askeri statüsünü ihlal ettiğini, özellikle Meis Adası’nın silahlandırılmasının kabul edilemez olduğunu ve Türkiye’nin bu konuda uluslararası anlaşmalardan doğan haklarını kullanmaktan çekinmeyeceğini ifade etti. Ayrıca, ABD’nin Dedeağaç’taki (Aleksandroupolis) askeri varlığının bölgesel dengeleri etkilediğini ve Türkiye’nin güvenlik politikalarını doğrudan ilgilendirdiğini belirterek, bu gelişmelerin yakından takip edildiğini ve gerekli adımların atıldığını söyledi.

Bakan son olarak, İtalya bayraklı bir geminin temmuz ayında Türkiye’nin kıta sahanlığında kablo döşeme girişiminin Türk unsurlarınca engellendiği hatırlatmasında bulundu.

ATİNA’DAN TEPKİ

Ethnos gazetesine göre, Atina, Bakan Güler’in Meclis’teki açıklamalarına tepki gösterdi. Yunanistan Savunma Bakanlığı kaynakları, Güler’in Yunanistan’ı Ege ve Doğu Akdeniz’de provokasyon yapmakla ve uluslararası anlaşmaları ihlal etmekle suçlayan sözlerinin ‘iyi bir iklimin oluşmasına katkı sağlamadığını’ belirtti. Haberde, Yunanistan’ın uluslararası hukuka ve deniz hukukuna bağlı olduğu vurgulanırken, uluslararası hukuka aykırı iddiaların karşılıklı güven ve ikili ilişkilerin iyileştirilmesine zarar verdiği ifade edildi. Haberde ayrıca, Yunan Silahlı Kuvvetleri’nin ulusal egemenliği ve uluslararası hukuka uygun olarak belirlenmiş egemenlik haklarını koruma garantisi olduğunun da altı çizildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir