Ümit Özdağ: Artık ‘Esad gitmeden Suriyelileri gönderemeyiz’ bahanesi ortadan kalkmıştır

T24 Haber Merkezi

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ

Zafer Partisi İkinci Olağan Büyük Kongresi, Yenimahalle Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde yapıldı. Kangrede, tek genel başkan adayı, mevcut Genel Başkan Ümit Özdağ salona girerken “Bozkurt Ümit” sloganıyla karşılandı. Kongrenin açılışında salonda Andımız okundu. Kongre yoklaması ve divan teşkili için Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Lütfü Şahsuvaroğlu, kürsüye çıktı ve Cezmi Polat başkanlığındaki divan kurulu oy birliğiyle kabul edildi.

Kongrenin açış konuşmasını Zafer Partisi Lideri Ümit Özdağ yaptı. Özdağ, tüm gençleri sahneye davet etti ve konuşmasını kürsüde gençlerle birlikte yaptı. Özdağ’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“Bu kongre, 8 ila 12 bin lira arasında bir ölüm maaşı alan emekli, dul ve yetim kardeşlerimizin kongresidir. Bu kongre, asgari ücretle çalıştığı işine sabahın köründe tıklım tıklım otobüsle, metrobüsle giden, öğlen şirketin verdiği yemeğin yanındaki elmayı, portakalı yemeyip onu akşam evine getirip eşine ve çocuklarına yediren Türk emekçisinin kongresidir. Bu kongre, her hafta semt pazarına gidip, esnaf esnaf dolaşıp, elindeki torbaya koyacağı sebze bulmak için çalışan ancak o torbanın üçte birini doldurabildikten sonra eve dönüp kara kara eşine ve çocuklarına ne yemek pişireceğini düşünen Türk kadınının kongresidir.

Bu kongre, aldığı malı sattığı zaman yerine yenisini koyamayan, Mehmet Şimşek’in vergileri altında ezilen, ekonominin kan damarını oluşturan Türk esnafının kongresidir. Bu kongre, Büyükşehir Yasası ile köyü mahalle olan, üretimden koparılan, hakkı olan mali desteği AKP hükümetinden alamayan Türk köylüsünün, çiftçisinin kongresidir. Bu kongre, ülkesine 2011 sonrasında dünya tarihinin görmüş olduğu en büyük göçlerden birisiyle milyonlarca sığınmacı ve kaçak getirilen huzuru bozulan, sefalete sürüklenen Türk halkının kongresidir.

Bu kongre, kutlu vatanın dağlarında yıllardan bu yana milletimize emperyalizm adına kurşun sıkan, katliamlar yapan terör örgütüyle mücadele eden kahraman korucuların, askerlerimizin, aziz şehitlerimizin, sevgili gazilerimizin, Mustafa Kemal’in teğmenlerinin, üsteğmenlerinin, yüzbaşılarının, albaylarının, generallerinin kongresidir. Bu kongre Amasya, Erzurum, Sivas kongrelerinin devamı olan kongredir.

“Bu kongreden Barzani’ye, Demirtaş’a, Öcalan denilen teröriste selam çıkmaz”

Bu kongreden Barzani’ye, Selahattin Demirtaş’a, Abdullah Öcalan denilen teröriste selam çıkmaz. Bu kongreden işçiye, esnafa, köylüye, gençliğe ve Mustafa Kemal’in teğmenlerine selam çıkar. Bu kongreden deve sidiği içenlerle, dinlerarası diyalogçularla paralel devlet kurulması da çıkmaz. Bu kongreden hedefe ulaşmak için papaz elbisesi giyenler çıkmaz. Bu kongreden ancak Mustafa Kemal’in kalpağıyla hedefe ulaşılır.

“Sığınmacı ve kaçak meselesini Türk siyasetinin en önemli meselesi haline getirdik”

Şimdi diyeceksiniz ki ‘Neden böyle küçük bir salon seçtiniz?’ Büyük salonlara paramız yetmediği için burayı seçtik. Yoksa biz de biliyoruz salonların dolduğunu. 28 ay önce Zafer Partisi’ni kurduğumuzda, ‘Türkiye’de 120 tane parti var. size ne gerek var’ diyorlardı. Sonra bize ‘ırkçı, faşist, Arap düşmanı, İslam düşmanı’ diye saldırdılar. Kumpasları yıktık, baskıları aştık. Medyada ambargolar uygulandı. En ağır şartlar altında iki büyük seçime girdik.

Ciddi hiçbir kaynağımız olmadığı halde 1 milyon 200 binin üzerinde oy aldık. Yerel seçimlerde oylarımızı artırdık. Gerçek muhalefet, halk içinde, halkla beraber yaptık. Konuşulması istenmeyen sığınmacı ve kaçak meselesini Türk siyasetinin en önemli meselesi haline getirdik. Şimdi yandaş televizyonlar, ‘Suriye’de yaşananlardan sonra Zafer Partisi ne konuşacak’ diyorlar. Durun bakalım, daha yeni başladık.

“Devletimiz, AKP yönetiminde bir devlet krizi yaşıyor”

Atatürk’ten taviz verilmeden siyaset yapılacağını Türk siyasetine ve Türk halkına gösterdik. Zafer Partisi, bir uçağın güven içinde yükselişi gibi yukarı doğru yükselmeye ve Türk halkının artan desteğini almaya devam ediyor. Ülkemizin dört krizin pençesinde bir girdaba doğru sürüklendiği ve bir fetret döneminden geçtiği çok açık seçik görünüyor.

AKP iktidarında sınırı savunmakla görevlendirdiğini general insan kaçakçılığı yapıyor. Mustafa Kemal’in teğmenlerine ihanet ediyorlar. İşte AKP, AKP budur. Çeteler hayatın her alanını sarmış, her şeyin çetesi olmuş. Her şeyin çetesi olur da yenidoğan bebekleri öldürme çetesi olur mu? AKP’nin yönettiği Türkiye’de o da var. Özetle devletimiz, AKP yönetiminde bir devlet krizi yaşıyor.

“Bu kahrolası bir sömürü düzenidir ve bu düzen yıkılmalıdır”

Türk halkı fakirleşiyor. 2002’de ev sahibi olma oranı yüzde 73,1 iken yüzde 56,1’e düşmüş ama Katarlılar, Kuveytliler, Suriyeliler ev sahibi oluyor. Gıda enflasyonunda OECD ülkeleri arasında birinciyiz çünkü Türkiye’de fazladan 13-14 milyon insan besliyoruz. AK Parti faizcilerin yanındadır, fakir halkın değil. AK Parti rantçıların partisidir, emekçilerin partisi değil. Türk halkı fakirleşiyor, yandaşlar zenginleşiyor. Bu kahrolası bir sömürü düzenidir ve bu düzen yıkılmalıdır.

“Kim Öcalan’ı konuşturarak milli birliği sağlayacağını düşünüyorsa gaflet ve dalalet içindedir”

5 milyon Suriyeli sığınmacı, 2 milyon da kaçak var. İçişleri Bakanlığı yalan söylüyor, ‘3 milyon’ diyorlar, doğru değil bu rakam. Ülkemiz demografik bir işgal altında. Sokaklarda devlet yok. Vatandaş korku içerisinde işe gidip eve geri dönüyor. Uyuşturucu artık Erzurum’un dağ köyünde çoban tarafından, Gaziantep’te ortaokul öğrencisi tarafından kullanılıyor.

Ülkemizin gerçek gündemi, halkımızı her geçen gün biraz daha fakirleştiren sarayın ekonomik politikalarıdır. Saray dar gelirlinin, emeklinin, dulun, yetimin, çiftçinin yanında değil. Saray Türk gençliğinin yanında değil. Saray zenginlerin, faiz lobilerinin, beşli çetenin iktidarı. Ülkemizin gerçek sıkıntısı organize suç örgütlerinin yaydığı uyuşturucu, sanal kumar ve yasa dışı bahsin gençliğimizi ve Türk ailesini tüketmesidir.

Bu sorunları çözemeyen Erdoğan-Bahçeli ittifakı aniden Türkiye’nin gündemine Öcalan’ın affı ve yeni açılım sürecini getirmiştir. Abdullah Öcalan adlı teröristi Gazi Meclis’e getirmek, milli birliği sağlamaz; aksine Türk milletine hakarettir. Türk milletinde öyle bir travma yaratır, terör örgütü yandaşlarını öyle şımartır ki milli birliğe indirilecek en ağır darbe olur.

Kim Öcalan’ı konuşturarak milli birliği sağlayacağını düşünüyorsa gaflet ve dalalet içindedir. Erdoğan, PKK’ya ‘Silahları gömün, önünüzü açalım’ diyor. Niye silahları teslim etmiyorlar da gömüyorlar? Demek ki teslim olmasını önermiyorsunuz siz PKK’ya, siz PKK ile el sıkışmayı hedefliyorsunuz.

“Türkiye’de kimse anayasal ve hukuki bakımdan etnik mağduriyet içerisinde değildir”

Anayasamızın 66’ncı maddesini değiştirmeyi hedefliyorlar. Türkiye’de Türk milletine yönelik sistematik bir saldırı var. Türk değil, Türkiyeliymişiz. Millet değil ümmetmişiz. Bunların hepsi ince ihanet adımlarıdır. Hayır, biz Türküz ve Türk kalacağız, bundan kimse bizi vazgeçiremeyecek. Bazıları da diyor ki ‘Kürtler kendilerini eşit hissedene kadar mücadele edeceğiz.’ Devlet hislerle yönetilmez, devlet hukukla yönetilir.

Türkiye’de kimse anayasal ve hukuki bakımdan etnik mağduriyet içerisinde değildir. Anayasamızın 10’uncu ve 66’ncı maddesi, anayasal ve eşit vatandaşlık ilkelerini zaten sağlamıştır. Siz Mustafa Kemal’in kurduğu devletten daha iyisini mi kuracağınızı düşünüyorsunuz bre gafiller? Ben, ‘Kürt ve Zaza da Türk milletinin ayrılmaz parçasıdır’ diyen bir siyasi duruşu ve geleneği temsil ediyorum.

“Kürt ve Zaza düşmanı olan PKK ve DEM’dir”

Kürt ve Zaza düşmanı olan emperyalizmin uşağı, Taşnakçıların torunlarının kurduğu ve yönettiği PKK ve DEM’dir. Sizler, PKK teröründen en fazla mağduriyet gören insanlar oldunuz. Buna rağmen 1980’li ve 90’lı yıllarda Türkiye’nin birliği için PKK terör örgütüyle Türk ordusunun, Türk jandarmasının yanında mücadele ettiniz ve hep birlikte PKK’yı yendik ve Abdullah Öcalan’ı hak ettiği yere, İmralı’ya yolladık. Ama sonra AKP geldi, PKK ile müzakerelere başladı.

Şimdi yine aynı oyunu mu oynayacaksınız? Aynı oyunu oynatmayız size, çünkü artık Zafer Partisi var. Zafer Partisi sizin gerçek partinizdir, hepinizi Zafer Partisi’ne davet ediyorum. Günlerdir Erdoğan ve Bahçeli’nin açılım sözcüsü gibi televizyonlarda konuşanları görüyoruz. Öcalan İmralı’dan çıkmayacak ama galiba biz sizi İmralı’ya Öcalan’ın yanına koyacağız sonunda.

“Erdoğan iktidarda kalmak için her türlü tavizi vermeye hazır”

AKP’nin dış politikada fena halde sıkışmış olduğunu görüyoruz. ABD ve Batı ambargosu devam ederse ekonomik kriz derinleşecek ve Erdoğan iktidarını kaybedecek. Erdoğan iktidarda kalmak için her türlü tavizi vermeye hazır. Tavizlerin önce Mavi Vatan’da verildiğini görüyoruz. CHP’nin dış politika sözcüsü de Mavi Vatan’dan ‘hikaye’ diye bahsedince iktidarın işi daha da kolaylaştı. Kıbrıs’ta iki bağımsız devlet tezinden vazgeçtiklerini, federal çözüme tekrar evet dendiğini görüyoruz. En büyük tavizin Suriye’de verildiği anlaşılıyor.

“Demek Netanyahu ile aranız o kadar bozuk değilmiş”

HTŞ, ani bir saldırıyla Şam’a kadar neredeyse savaşmadan ilerledi. Hatta Erdoğan şöyle söyledi: ‘Kazasız belasız bir Şam’a varsalar…’ Bunun bir savaş olmadığını bundan daha iyi kimse açıklayamazdı. Adeta Mart 2003’te çöken Irak Ordusu gibi, Suriye Ordusu savaşmadan çöktü. HTŞ’nin baskın saldırısı eğer AKP’nin bilgisi dışındaysa burnunuzun dibinde neyin olduğunu bilmiyorsunuz demektir. Saldırısı bilginiz dahilindeyse Amerika ve İsrail ile ortak operasyon yapıyorsunuz demektir.

Biliyoruz ki bu sizin bilginiz dahilinde oldu. Demek Netanyahu ile aranız o kadar bozuk değilmiş. IŞİD’in oynadığı rolü, HTŞ’nin oynadığını görüyoruz. HTŞ, eski El-Kaide, bunu da inkar etmiyorlar zaten. Şam rejimi düştü, şimdi Suriye’de yeni iktidar ve toprak paylaşımı savaşı başlayacak. Özetle PKK YPG terör ordusu Suriye’de altın vuruşu yapmaya hazırlanıyor.

“Kenan Evren’leşen bir Recep Tayyip Erdoğan var”

Dışarıda bir hatadan öbür hataya koşan Erdoğan, içeride de antidemokratik baskıları artırıyor. Kenan Evren’leşen bir Recep Tayyip Erdoğan var. Ticaret Bakanı Bolat, Türkiye’nin İsrail’e ihracat ve ithalat işlenlerini tamamen durdurduklarını söylüyor ve muhalefeti Filistin konusunda iki yüzlülükle suçluyor ya asıl ikiyüzlü sizsiniz. Türk milletinin haklı merhamet duygularını istismar ediyorsunuz ama İsrail ile ticarete devam ediyorsunuz. Önümüzdeki günlerde Zafer Partisi olarak AKP’nin İsrail ile savaş ticareti dosyasını açıklayacağız.

“Maceracıları Zafer Turizm ile yollayacağız”

Türkiye’nin rampayı aşması ve ekonomik bir sıçrama yapması için gereken küreselleşme ve ekonomik zafer programını kongremizden bir hafta sonra 17’sinde, İstanbul’da Türk milletiyle paylaşacağız. Devlet Planlama Teşkilatını kuracağız. Planlı ekonomik yatırımlar çerçevesinde stratejik sektörlerde gerek devlet yatırımlarını gerek özel sektör yatırımlarını destekleyeceğiz.

Yatırımları yurt sathına yayacağız. ‘Dört Bölge Dört Deniz Projesi’ ile dört yeni Marmara Bölgesi’ni oluşturacağız. Tekno Parkları tekrar düzenleyeceğiz ve bütün Anadolu’ya yayacağız. Hollanda’ya yazılımcı ihraç ediyor, yerine Suriye, Pakistan ve Afganistan’dan kendi dilinde okuma yazma bilmeyenleri de ithal ediyoruz. Bu maceracıları Zafer Turizm ile yollayacağız ve yazılımcılarımızı, doktorlarımızı Zafer Havayolları ile geri getireceğiz.

”Çocuklarımızın beyinlerini yıkayan sübyan mekteplerini tamamen kapatacağız”

Zafer Partisi, ‘Tertemiz Türkiye’ projesiyle uyuşturucu, yasa dışı bahis ve sanal kumarı Türkiye’nin gündeminden sert bir mücadeleyle silecek. Sokaklarda ve mahallelerde çeteler değil, Türk devleti hakim olacak. Türk yurdunu yabancı maden şirketlerine zehirleten, madenlerimizi yabancı firmalara talan ettiren bütün anlaşmaları iptal edecek, yeni bir milli madencilik politikası yaşama geçireceğiz. Türkiye’nin azalan ormanlarını ve kuruyan göllerini tekrar canlandırmak için ‘Yeşil Vatan Projesi’ni hayata geçireceğiz. AKP’li yıllarda her geçen gün kalitesi düşen eğitim sistemimizi de anaokulundan üniversiteye yeniden yapılandıracağız. Tarikat ve cemaatlerin çocuklarımızın beyinlerini yıkayan sübyan mekteplerini tamamen kapatacağız.

”Haçlı Orduları’nın İslam’a veremediği zararı AK Parti 22 yılda vermeyi becerdi”

Eğitimde kamucu politikalar izleyeceğiz. Köy okullarını tekrar açacağız. İmam Hatip okullarının sayısını ideolojiye göre değil, ihtiyaca göre belirleyeceğiz. AKP zannediyor ki Türk milleti 2002’de Müslüman oldu. Biz elhamdülillah bin seneden beri Müslümanız. Haçlı Orduları’nın İslam’a veremediği zararı, AK Parti 22 senede vermeyi becermiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı, Sovyetler Birliği’ndeki Ateizmi Yayma Derneği’nden daha başarılı çalışıyor.

“Hedefimiz yüzde 7 değil, hedefimiz Türkiye’yi yönetmek”

Türkiye, 2028 öncesinde tekrar bir erken genel seçim yaşayacak. Teşkilatımızın kongre sonrasında bir saat gibi çalışan teşkilatlar olmasını istiyorum. İl ve ilçe teşkilatlarımızı sokakta istiyorum. Her sandık başına bugünden kimi koyacağımızın belli olmasını istiyorum. Amacımız yüzde 7’yi geçmek ve TBMM’deki partilerden birisi olmak değil. Hedefimiz yüzde 7 değil, hedefimiz Türkiye’yi yönetmek” (ANKA)

Suriye’de savaş alevlendi; HTŞ liderliğindeki gruplar ilerliyor

İdlib ile Halep birbirine sınır iki kent. Suriye’nin ikinci büyük kenti olması yanı sıra iç savaş öncesinde ülke ekonomisinin kalbi olarak bilinen Halep’te 2016’dan bu yana ilk kez kendisine muhalif silahlı gruplarla Şam yönetimi arasında çatışma yaşandı. Çatışmalar sonunda HTŞ liderliğindeki gruplar Halep’te kontrolü sağladı. Mart 2020’de Rusya ve Türkiye, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’nde ateşkes ilan etmiş; iki ülke ordularının bölgede ortak devriyeler gerçekleştireceği açıklanmıştı. Şu anda bölgede Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) ait çok sayıda gözlem noktası bulunuyor.

Son olarak Hama’da da HTŞ liderliğindeki gruplar tarafından kontrol sağlandı ve gruplar Humus’a doğru yöneldi. 

6 Aralık günü, 2011 yılında yönetime karşı ayaklanmanın başladığı yer olması nedeniyle “sembol kent” olarak bilinen Suriye’nin güneybatısındaki Ürdün sınırında bulunan Dera, HTŞ ve yerel isyancı grupların kontrolüne geçti. 


AA’nın haritası, T24’ün yayın diline uygun hale getirilmiştir

Türkiye ve Rusya’dan ilk açıklamalar

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Moskova’nın, silahlı grupların saldırısını “Suriye’nin egemenliğinin ihlali” olarak gördüğünü açıkladı. Peskov, “Biz Suriyeli yetkililerin bölgeye bir an önce düzen getirmesinden ve anayasal düzeni yeniden tesis etmesinden yanayız” dedi. 

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, Halep’te yaşanan çatışmalarla ilgili açıklamasında “İdlib’e yönelik son dönemdeki saldırıların” altını çizdi ve “son günlerde yaşanan çatışmaların bölgedeki gerginliği istenmeyen şekilde artırdığına” dikkat çekti. “Yeni ve daha büyük istikrarsızlıklara yol açılmaması ve sivil halkın zarar görmemesi, Türkiye bakımından büyük önem teşkil etmektedir” diyen Keçeli, “Gelişmeleri, Suriye’nin birliği ve toprak bütünlüğüne atfettiğimiz önem ve terörle mücadeleye verdiğimiz öncelik çerçevesinde çok yakından takip ediyoruz” ifadelerini kullandı. 

Halep’in ardından Hama’ya girildi; gözler Humus’ta

Bölgedeki kaynaklara göre, HTŞ gruplarının Humus kent merkezine girmesi an meselesi. Suriye ordusunun direniş göstermemesi halinde HTŞ güçlerinin kent merkezine ulaşabileceği belirtiliyor. HTŞ’nin Humus’a yaklaşması sonrası harekete geçen Suriye hükümetine muhalif yerel silahlı gruplar, ordu güçlerinin kontrol noktalarına saldırılar başlattı.

“Astana’nın yarattığı sessizlik ortamı iyi kullanılamadı” vurgusu

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi, İranlı Bakan’ın Suriye’deki çatışmaların alevlenmesinden hemen sonra yaptığı Türkiye ziyareti sırasında gerçekleştirdiği ortak basın toplantısında konuştu. İran Dışişleri Bakanı, “Biz inanıyoruz ki siyonist rejiminin bu gerilimin çıkması hususundaki rolünü göz ardı etmek büyük hata olur” derken Bakan Fidan da “Suriye’deki olayları herhangi bir dış müdahale ile açıklamaya çalışmak bu aşamada yanlış olacaktır. Bu, Suriye ile ilgili gerçekleri anlamak istemeyenlerin sığındığı bir sığınaktır” ifadelerini kullandı. 

Fidan ayrıca bölgedeki gerilimin artmasında Astana sürecinin yarattığı sessizliğin doğru değerlendirilememesinin etkili olduğunu şu sözlerle aktardı:

“Suriye’deki iç savaşın Astana süreciyle belli bir noktada durdurulması ve tarafların belli bir statüko içerisinde ateşkes halinde olması çok önemli bir başarıydı. Bu başarının hayata geçmesinde özellikle Türkiye, Rusya ve İran’ın çok büyük bir payı var. Diğer taraftan taraflar hem muhalefet hem rejim, bu üç ülkenin ortaya koyduğu çerçeveyi de büyük ölçüde takip ettiler. Fakat geçtiğimiz yıllar içerisinde biz bu sürecin, bu sessizlik sürecinin gerçekten büyük bir siyasi çözüme ulaşmada bir fırsat teşkil etmesini çok istedik”

Fidan ayrıca, Türkiye’nin “rejim değişikliği gibi bir derdinin” olmadığını söyledi. 

ABD, Britanya, Fransa ve Almanya’dan ortak açıklama

ABD, Britanya, Fransa ve Almanya; Suriye’deki çatışmalarla ilgili olarak yayımladıkları ortak deklarasyonda şu ifadeler kullanıldı: 

“Suriye’deki gelişmeleri yakından takip ediyor; daha fazla yerinden edilmenin ve insani yardım erişiminin engellenmesinin önlenmesi için tüm taraflara gerilimi azaltma ve siviller ile altyapının korunması çağrısında bulunuyoruz. Mevcut tırmanış, çatışmaya BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararı doğrultusunda Suriye’nin öncülüğünde siyasi bir çözüm bulunmasına duyulan acil ihtiyacın altını çizmektedir”

Bölgede hangi güçler bulunuyor?

Suriye, Rusya ve İran; yeni saldırı dalgasının HTŞ destekli silahlı grupların Halep’in kontrolünü tamamen ele geçirmesine yol açabileceğinden endişe ediyor.

İran Devrim Muhafızları’nın önemli komutanlarından Kioumar Pourashemi’nin Halep’teki çatışmaların ilk saatlerinde öldürüldüğü bildirilirken, Rus hava saldırıları özellikle Suriye ordusunun önemli bir akaryakıt üssünün bulunduğu Han Al-Asal’da yoğunlaştı.

Şam yönetimi, Rusya tarafından eğitilen ve eskiden “Kaplan Kuvvetleri” olarak bilinen 25. Özel Kuvvetler Tümeni’ni bölgeye konuşlandırdı. Şam tarafından konuşlandırılan birlikler arasında Filistin Kudüs Tugayı ve Rus yapımı modern T-90 tankları ve T-72’nin geliştirilmiş versiyonlarıyla donanmış 4. Suriye Tümeni yer alıyor.

Yıllardır İdlib’i kontrol eden ve eski adı El-Nusra Cephesi olan, kendilerini cihatçı olarak tanımlayan HTŞ, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin “terör organizasyonları” listesinde bulunuyor. Türkiye de HTŞ’yi “terör örgütü” olarak kabul ediyor. 

Türkiye-Suriye normalleşme çabaları

Saldırılar, Türkiye ile Suriye arasında normalleşme çabalarının hızlandığı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşme isteğinin dile getirildiği bir dönemde gerçekleşiyor. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan son olarak Suudi Arabistan ve Azerbaycan’a yaptığı ziyaretlerin ardından uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada “Hâlâ Esad ile görüşmeyi umuyorum. Çünkü Suriye ile Türkiye arasındaki terör yapılarını yok etmemiz gerekiyor. Suriye’de adil ve kalıcı bir barışın temeli var. Bunu sağlamak için atılacak adımlar net ve açıktır. Normalleşme için Suriye tarafına elimizi uzattık. Bu normalleşmenin Suriye topraklarında barış ve huzurun kapılarını açacağına inanıyoruz” demişti. 


NAMIK DURUKAN YAZDI

Şam’ı almak için “operasyon odası” kurdular: HTŞ ve bağlantılı silahlı gruplar Şam’a 10 kilometre yaklaştı

Sembol kent Dera, HTŞ’nin kontrolüne geçti, DSG petrol bölgesi Deyrizor’da kontrolü sağladı; SMO, Münbiç’e saldırı başlattı

Suriye ordusu tüm savaş cephelerinden Şam’a çekiliyor: HTŞ, Humus’a girmek üzere

Münbiç’e büyük saldırı için hazırlık yapılıyor, SMO güçleri Münbiç’e büyük sevkiyat yaptı: Sabah harekat beklentisi

HTŞ, Hama’ya 5 kilometre yaklaştı; birçok ilçe, köy ve askerî tesis HTŞ’nin kontrolüne geçti: Hedefteki Humus alınırsa Şam’ın önü açılacak

PYD/YPG, Fırat’ın batısını boşaltıyor: Tel Rıfat’tan sonra Menbiç’ten de çekiliyorlar

Kuzeybatı Suriye’de şiddetli çatışmalar: Harita değiştiren operasyonda Batı Halep’e yoğun bombardıman

HTŞ liderliğindeki gruplar bir kez daha şehrin kapılarına dayandı; Halep’e 5 kilometre yaklaştılar 

HTŞ liderliğindeki gruplar Halep’in dış mahallelerine girdi, merkeze ilerliyor: Şam-Halep karayolu da kontrollerine girdi

Rus savaş uçakları Halep’i vurdu: HTŞ destekli gruplar, YPG’nin kontrolündeki havaalanına saldırı hazırlığı yapıyor

İdlib tamamen HTŞ liderliğindeki silahlı grupların kontrolüne girdi, istikamet Hama: Gruplar kente girmeye başladı

SMO, Tel Rıfat ve Afrin bölgesinde saldırıya geçti; PYD/DSG cepheleri ateş altına alınıyor

Suriye Milli Ordusu, Tel Rıfat’a girdi: ‘Sırada Münbiç var’ iddiası

Fırat’ın batısını boşaltıyorlar: ABD destekli PYD/DSG, Deyrizor’da İran milislerine sınırlı harekât başlatacak iddiası

Münbiç’e büyük saldırı için hazırlık yapılıyor, SMO güçleri Münbiç’e büyük sevkiyat yaptı

SMO ilerlemesi yavaşladı, Suriye’de Şam güçlerinden sınırlı karşı koyma: ABD güçleri Deyrizor’da alan genişletmek için İranlı gruplara yeni operasyon hazırlığında

Suriye ordusu iki gün sonra geri çekildi; HTŞ liderliğindeki silahlı gruplar, Hama’ya girdi

Humus düştü: Hizbullah güçleri Lübnan sınırına çekiliyor, Şam’a kuşatma sürüyor

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir