Ünlülerin parasını kurtarma iddianamesi mi?

Denizbank‘ın eski bir şube müdürünün bankanın dışında yaptığı dolandırıcılık olayından 1.5 yıl sonra bankanın iki yöneticisi hakkında iddianeme hazırlandı. Denizbank yaptığı açıklamada kendilerine herhangi bir bilgilendirme bulunmadığını, iddianemeyi de bazı basın yayın organlarından öğrendiklerini belirttiler. Bankanın haberi olmadan yürütülen soruşturma sonucunda hazırlanan iddianame acaba ünlülerin parasını kurtarma iddianemesi mi sorusunu akıllara getirdi.

Denizbank Finansal Hizmetler Grubu tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verdi:

“Eski bir şube müdürümüzün karıştığı ve halen devam etmekte olan dava çerçevesinde hem müştekiler hem Bankamız tarafından yapılan çeşitli suç duyuruları bulunmaktadır. Bu başvuruların bir kısmı sonuçlanmış (dava açılmış ya da reddedilmiştir) bir kısmı ise devam etmektedir. Ancak bugün bazı basın yayın organlarına yansıyan savcılık soruşturması ile ilgili tarafımıza ulaşmış herhangi bir bilgilendirme bulunmamaktadır.

Seçil Erzan hakkında dava açılmasından 1.5 yıl sonra 14.10.2024 tarihinde başlatıldığı anlaşılan bir soruşturmanın sonucuyla ilgili tarafımıza ulaşmış herhangi resmi bir bilgi olmaksızın; dosyanın gizliliği ilkesi ihlal edilerek basın organlarına servis edilmesi suretiyle Anayasa koruması altındaki Ceza hukukunun en temel prensibi olan ‘masumiyet karinesi ile lekelenmeme hakkı”nın ayaklar altına alınmasını Yüce Türk Milleti ve kamuoyunun bilgi ve takdirine sunar, bu açık hukuka aykırılık karşısında yetkilileri göreve çağırırız.”

1.5 YIL SONRA HAZIRLANAN İDDİANAME ÜNLÜLERİN PARASINI KURTARMAK İÇİN Mİ?

Anadolu Ajansı tarafından “Yüksek karlı gizli fon” dolandırıcılığına ilişkin yeni iddianame başlığıyla servis edilen haberde, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu hakkında 24 müştekiye karşı “nitelikli dolandırıcılık” suçunu işledikleri iddiasıyla 72’şer yıldan 240’ar yıla kadar hapis isteniyor.

Kamuoyunda “yüksek karlı gizli fon” adıyla bilinen dolandırıcılık olayına ilişkin Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu hakkında 24 müştekiye karşı “nitelikli dolandırıcılık” suçunu işledikleri iddiasıyla 72’şer yıldan 240’ar yıla kadar hapis cezası istemiyle iddianame düzenlendi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunca, İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi‘nde görülen davayla birleştirilmesi talebiyle hazırlanan iddianamede, Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu şüpheli olarak yer aldı.

İddianamede, aralarında Fatih Terim, Arda Turan, Buse Terim, Emre Belözoğlu, Emre Çolak, Fernando Muslera ve Selçuk İnan‘ın da bulunduğu 24 kişi ise “müşteki” sıfatıyla bulundu.

Seçil Erzan‘ın 600 şubesi bulunan Denizbank‘ın bir şubesinin müdürü olduğu aktarılan iddianamede, Erzan‘ın ifadesinde belirttiği gibi kendisinin ayrıcalıklı olarak tanındığı, herhangi bir şube müdürünün bu şekilde “illegal fon” adı altında müştekilerden para almasının mümkün olmadığı vurgulandı.

İddianamede, bu nedenle müştekilerin bir kısmı ile yakinen iletişim ve ilişki halinde olan şüpheliler Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu‘nun “yüksek faiz getirili illegal fondan” haberdar olduklarının değerlendirildiği kaydedildi.

İddianamede, Seçil Erzan‘ın beyanında, müştekilerle arasındaki para alışverişinden şüphelilerin bilgilerinin olduğunu belirttiği aktarıldı.

İddianamede, “Bir banka içerisine yüklü miktarda paraların girip çıkması, tüm çalışanların bu duruma şahit olmaları, banka içerisine giren paraların resmi müşteri hesaplarına girdilerinin yapılmaması, yine para alışverişinin bankanın Levent şubesi içerisinde müdür odasında kameralar önünde gerçekleştiği” değerlendirmesi yapıldı.

Müşteki Arda Turan‘ın yüksek meblağlı kredi işleminin şüphelilerin bilgisi ve talimatı dahilinde hızlandırılıp gerçekleştirildiği vurgulanan iddianamede, Fatih Terim‘in kredi borcunun Mehmet Aydoğdu‘nun talimatıyla Seçil Erzan tarafından karşılanmasının da şüpheliler ile Erzan arasındaki fikir ve eylem birliğini gösterdiği aktarıldı.

İddianamede, bu nedenle şüphelilerin üzerine atılı dolandırıcılık suçunun iştirak halinde işlendiği hususunun birlikte değerlendirilmesi için, dosyanın hukuki ve fiili bağlantı nedeniyle İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi‘nde görülen dosya ile birleştirilmesi gerektiği ifade edildi.

Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş

“ATILI SUÇLAMALARI KABUL ETMİYORUM”

İddianamede, ifadesine yer verilen Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, 7 Nisan 2023’te dolandırıcılık olayından haberi olduktan sonra bankanın avukatlarıyla savcılığa gelerek suç duyurusunda bulunduklarını belirtti.

Aynı gün müşteki Fatih Terim‘le telefonda konuştuklarını, bir gün sonra görüşmek üzere randevulaştıklarını aktaran Ateş, Terim‘in, müştekiler Turan ve Belözoğlu ile yanına geldiğini dile getirerek, söz konusu olayla ilgisinin olmadığını savundu.

Ateş, müştekiler Selçuk İnan, Emrah Çolak, Musa Mert Çetin ve Nestor Fernando Muslera vekili tarafından yapılan şikayet dilekçesinde, “Seçil Erzan’ın Denizbank AŞ’nin CEO’su Hakan Ateş ve İcra Kurulu Üyesi Mehmet Aydoğdu önderliğinde özel bir fon kurduğu ve bu fonun Hakan Ateş ile Mehmet Aydoğdu tarafından yönetildiği” şeklindeki iddiaları kabul etmediğini bildirdi.

Bu konunun doğrularla hiçbir şekilde bağdaşır bir yanı olmadığını savunan Ateş, “Herhangi bir fonun kurulması zaten SPK iznine tabidir. Bizim bu konuda herhangi bir inisiyatif almamız zaten söz konusu değildir. Bu fonlar zaten internet üzerinden bütün dünyaya açıktır. Hiçbir şekilde saklı, gizli, özel bir fon olarak adlandırılabilecek bir fon, sadece bizim bankamız özelinde değil, dünyada mümkün değildir. Bu husus bundan rant elde edebilecek insanların uydurmasıdır.” ifadelerini kullandı.

Ateş, üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini ifade ederek, şunları kaydetti:

“Fatih Terim, Arda Turan ve Emre Belözoğlu isimli şahıslar en ufak bir bankacılık işleminde bile beni saat fark etmeksizin arayabilecek insanlardır. Hatta Fatih Terim en ufak bir kredi meselesinde beni aramıştır. Bu şekilde beni arayabilecek insanlar, bahsi geçen milyon dolarları Seçil Erzan isimli şahsa teslim etmeden önce beni arayıp sormamaları da çok garip bir durumdur. Hatta paralar geri ödenmemeye başladıktan sonra bile bu mağduriyetlerini beni arayarak bildirmemişlerdir, ta ki 7 Nisan’a kadar.”

Söz konusu fonun kurulmasıyla ve işletilmesiyle alakalı bilgi sahibi olmadım”
Eski Denizbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Aydoğdu ise iyi bir Galatasaraylı olduğunu belirterek, “Denizbank da spor kulüplerine en çok kredi veren bankadır. Muhtemelen benim Galatasaraylı olmam kaynaklı ismim buralarda geçti. Hiçbir şube müdürü bana bağlı değildir. Benim konu hakkında herhangi bir ilgim ve bilgim yoktur.”
ifadelerini kullandı.

Aydoğdu, bu iddialar nedeniyle “iftira” suçundan suç duyurusunda bulunduklarını kaydederek, “Ben fon ile alakalı bir genel müdür yardımcısı değilim, fonlarla ilgili hususları bilmem. Ayrıca benimle ilgili sahte bir mail düzenlendi. Mailin konusu fonla ilgili onayıma ilişkindi. Bununla ilgili de gerekli mercilerin yaptığı inceleme sonucunda da mailin sahte olduğu ortaya çıktı. Bu maili Semih Kaya’nın kullandığı ortaya çıktı. Bununla ilgili de suç duyurusunda bulunduk” bilgisini verdi.

Bankada 24 genel müdür yardımcısı bulunduğunu belirterek, söz konusu dolandırıcılık konusuyla ilgili hiç haberi olmadığını iddia eden Aydoğdu, şunları kaydetti:

“Söz konusu fonun kurulmasıyla ve işletilmesiyle alakalı bilgi sahibi olmadım. Arda Turan’ı tanırım. Kendisiyle Bebek Balıkçısı isimli restoranda olayların ortaya çıkmasından önce karşılaştık, sohbet ettik. Burada veya başka bir yerde söz konusu mağduriyetiyle ilgili bana herhangi bir anlatımda bulunmadı. Ayrıca Ayhan Akman’ı da gördüm onunla da aynı şekilde sohbet ettik. Kendisi de herhangi bir şekilde bu mağduriyetlerle ilgili herhangi bir anlatımda bulunmadı. Bu görüşmeler Aralık 2022 tarihinden önce oldu. Volkan Bahçekapılı’yı Fatih Terim’in yanında yıllar önce bir kere gördüm, Emre Belözoğlu’nu 7 Nisan’dan sonra gördüm. Diğer şahısları tanımam. Seçil Erzan’ın yönettiği bizim de kurduğumuz iddia edilen bu fon bankamızın bilgisi dahilinde değildir.”

İddianamede, Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu‘nun 24 müştekiye karşı “nitelikli dolandırıcılık” suçunu işledikleri iddiasıyla 72’şer yıldan 240’ar yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi.

İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi‘ne gönderilen iddianame üzerinde mahkeme heyetinin incelemesi sürüyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir