Yeni doğan davasında hakim sordu: Neden ‘Bebeği öldür’ dedin?

İSTANBUL – Yenidoğan çetesinin yargılandığı davanın ilk duruşması, ikinci günde devam ediyor.

Sanıklar duruşma salonunda yerini aldı. Mahkeme heyeti, sanık yoklamasının ardından yargılamaya başladı.

‘AYNI ŞEYLERİ ANLATMAYA GEREK YOK’

Sanık Hasan Basri Gök sanık kürsüsüne çağrıldı. “Resmi belgede sahtecilik”, “suç örgütüne, suç işlemek amacıyla üye olmak” suçlamalarıyla ilgili savunma yapman Gök, “Savcılıkta da belirttik. Aynı şeyleri anlatmaya gerek yok. Çoğu bildiğim, duyduğum şeyler” diyerek şöyle konuştu: “2019-2021 Reyap’ta çalıştım. En son da Silivri’de çalıştım. Fırat Sarı’nın hemşiresiydim. Son 6 ay epikrize yardım ettim. 6 ay da şoförlüğünü yaptım. İşletmeyle ilgili Fırat Sarı organizasyonu yürütüyordu. Aktif olarak Özel Reyap Hastaneleri tam işletme gibi değildi. Avcılar, Doğa, Birinci, Silivri Kolon, Duygu, Bağcılar Şafak hastanelerinde Fırat Sarı işletme kısmında da vardı. Fırat Sarı tanıdığı doktorları alıyordu. 112 araya girmeden işini hallediyordu. Böylelikle SGK’dan para kazanıyorlar. İki doktorun kendi arasında konuşmasıyla işi hallediyorlar. Aileye de ‘uzak yere sevk edilir’ diyerek ikna ediyorlar. İlker Gönen’le Fırat Sarı yönetici.”

DENETİMDEN NASIL KAÇTILAR?

Gök, Ali Aksu ve Fırat Sarı konuşmalarıyla ilgili de şunları söyledi: “Sağlık hizmeti basamakları arasında fark olduğu için maliyeti karşılamayanları almayalım diyordu.” (İlgili tape konuşması: “Sen sistemini kur ona göre deftere ekleriz. ‘SSK 20’nin üzerine çıkmayacak.”)

Mehtap ile Gök arasındaki hastane denetimine ilişkin tape kaydı soruldu. Gök verdiği cevapta, denetimden kurtulmak için yaptıkları işlemleri anlattı: “Denetim için hazırladığımız ilaçları hasta dolaplarına koyduk. Kullanılmış olarak görünüyordu. Aynı zamanda fazla ilaçlar da oradaydı.”

Gök, yatak ücretleriyle ilgili yaptıkları bir usulsüzlükten elde ettikleri geliri Fırat Sarı’ya verdiklerini söyleyince hakim, “Bu normal mi?” diye sordu. Gök de “Özel hastanelerde oluyor bu. Bize 400-500 lira yemek parası verdi” dedi.

‘EPİKRİZ GERÇEĞE AYKIRI YAPILIYORDU’

Hakim: Epikriz raporlarını sen mi yazıyordun?
Hasan Basri Gök: Değişiyordu, ben de yazıyordum ama.
Hakim: Israrla bu raporların yazımıyla ilgili inkar var. Normal bir şey ise niye inkar ediyorlar?
Hasan Basri Gök: Bilmiyorum efendim. Bizim yazdıklarımız savcılığı da sunuldu. Bebek 10 gün yattıysa, 10 gün boyunca gördüğü tedavi kayıt altına alınır.
Hakim: Epikriz değiştirmeyi anlatır mısın?
Hasan Basri Gök: Excel üzerinden bebeklerin bilgilerini birleştirip istenilen bilgileri düzenleyerek geri gönderiyorduk. Bir şablon sistemi vardı. Hastane sorumluları bebeklerin değerlerini atardı, biz de bu değerleri girerdik.
Hakim: Normal değerler mi?
Hasan Basri Gök: Karşıdaki sorumlunun gönderdiği değerler.
Hakim: Fırat Sarı ve şirketi hemşirelere para veriyor muydu?
Hasan Basri Gök: Evet, değişiyordu bunun nedeni mesai saati ve doktora yardım etmesi nedeniyle veriliyordu.
Hasan Basri Gök: Hastane sorumluları bu işe çok karışmadı. Fırat Sarı’nın seçtiği ekip yaptı. Basamaklar doğru değildi. Mesela, bir ise üç gösteriliyordu.
Hakim: Nasıl yapılıyordu?
Hasan Basri Gök: Sistem üzerinden.
Hakim: O zaman epikriz gerçeğe aykırı yapılıyordu.
Hasan Basri Gök: Evet.
Hasan Basri Gök: Bebeklerin basamak oranına göre hakediş alıyorlardı.
Hakim: Gıyasettin Mert hakediş mi alıyordu hastanelerden?
Hasan Basri Gök: Fırat Sarı’dan alıyordu.
Hakim: Neye göre alıyordu?
Hasan Basri Gök: Belli bir maaş alıyordu.
Hakim: Ne kadar aldığını biliyor musun?
Hasan Basri Gök: Tapelerden gördüğümü biliyorum.
Hakim: Mehtap ile bir konuşmanda ‘50 satürasyonlu çocuk mu olur?’ diyorsun. ‘O da ne yapalım öldürelim mi?’ diyor.
Hasan Basri Gök: Evet, çok düşük bir satürasyon bebek için. Ama çirkin bir cümle.
Hakim: Siz böyle mi yapıyorsunuz?
Hasan Basri Gök: Bebeğin sürekli kalbinin durup geri gelmesine neden olan bir durum vardı, o yüzden.
Hakim: Mehtap’a ‘Bebeği öldür’ demişsiniz.
Hasan Basri Gök: Bebeği görmedim. Bilmiyorum.
Hakim: Denetimlere yönelik Damla ile bir konuşman var. ‘Sebepsiz baskın ve denetim yapılıyor’ diyorsun.
Hasan Basri Gök: Denetimlerle ilgili konuşmamızda, ilaçlarla ilgili denetimleri konuşuyorduk. İşletme diye bahsettiğim, Fırat Sarı’nın işlettiği hastanelerdir. Epikriz raporlarını normalde doktorların yazması gerekiyordu ama biz yazıyorduk.
Hakim: ‘Allah’tan ilaca bakmamışlar, mal bunlar’ demişsin.
Hasan Basri Gök: O ilaçların orada durması yasaktı, ama Sağlık Müdürlüğü’nden gelenler dolaplara bakmadıkları için görmediler. Ona dair bir konuşmaydı.
Hakim: ‘Bu ex bebek bana neden kaldı’ demişsin.
Hasan Basri Gök: Son dönemlerde raporlarını ben yazıp hastaneye gönderiyordum. Gelen nota göre raporları düzenliyorduk.
Hakim: 20 yatışa uygun epikriz raporu yazılmasını istemişsin.
Hasan Basri Gök: Hatırlamıyorum.

‘HER ŞEYİN BİR ÜCRETİ VARDI’

Hakim: ‘Günlük epikriz raporu yazılırsa fiyat düşer’ demişsin.
Hasan Basri Gök: Fırat Sarı düşük ücretler ödüyordu. Her şeyin bir ücreti vardı; doktora yardım etmek, epikriz raporu yazılması gibi işler.
Hakim: ‘Basamakları boş ver önemli değil’ diyorsun.
Hasan Basri Gök: Basamak hastaneler doğru değildi. SGK’dan buna göre para alınıyordu. Önümüzdeki basamakları değiştiriyorduk. Hastanedeki ilaçları da Doğukan ile birlikte satıyorduk. İlaç satışından 40 bin lira para kazandık.
Hakim: Hemşirelerden aldığınız ilaç var mı?
Hasan Basri Gök: Evet, aldık. Fırat Sarı’nın bilgisi dahilinde aldım. Denetim var diye bir seferinde 24 kutu ilaç verdiler. İlaçları alırken hastanenin haberi vardı. Bu raporu zaten hastane başhekimi ve sahibi görüyor. Bunlar fark edilmeyecek ilaçlar değil; sistemden düştüğünde herkesin haberi olur. Hastanenin birdenbire cirosu artıyordu.

İLK GÜNDE HEMŞİRE TAŞÇI’NIN İFADESİ ALINDI

22’si tutuklu 47 kişinin yargılandığı davada ilk gün adres ve kimlik tespitleriyle geçti. Sanıklardan yalnızca hemşire Hakan Doğukan Taşçı’nın ifadesi alınabildi. Taşçı ifadesinde, kendisinin hemşire olduğunu, hastane sahipleriyle hekimlerin asil sorumlu olduğunu belirterek neden tutuklu olmadıklarına sitem etti. 3 saati aşan sorgusunun ardından, Taşçı, bebek ölümlerinde sorumluluk kabul etmezken, nitelikli dolandırıcılık suçlamalarına dair yaptıkları işlemleri teker teker anlattı.

Duruşmanın ilk günündeki en önemli gelişmelerden biri de davaya müdahil olmak isteyen barolar, siyasi parti ve bazı mağdur ailelerin taleplerinin mahkeme tarafından reddedilmesi oldu. Mahkeme heyeti, baroların suçtan zarar görmediği için müdahillik talebini reddederken, baroların açıklamasında sağlığın kamu hizmeti olması nedeniyle bütün kamuoyunu ilgilendirdiği bu nedenle de davaya müdahil olup, gerçeğin ortaya çıkarılmasına katkı sunmak istediklerini kamu adına ifade etmişlerdi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir