15.21
Fırat Sarı’nın asistanının savunmasından:
“Bende para girişi çok fazla oluyordu kendi hesabımla karışıyordu. Beni Medisense’in hesabına karıştırmadı. Sonra GMZ şirketini söyledi. Deniz Korkmaz’ın üzerine olduğunu biliyordum.
GMZ şirketi adına sadece para transferi yaptım.
Deniz Korkmaz sürekli Fırat Sarı’nın yanındaydı. Sarı’nın çocukları ona abi derdi.
Hasan’ın (Hasan Basri Gök) epikriz yazdığını biliyorum.
Excel’deki epikriz sistemini Fırat Sarı kendisi yaptı. Hastanın kilosun ve ilacını yazıyorsunuz gün gün. Sistem kendisi oluşturuyor epikrizi
Epikrizi gözden geçirsin diye aranmış, bu soruldu: Muhtemelen hemşirelik bilgilerimden dolayı öyle demiştir.
Fırat Bey’in Mert ve Fehmi’yle arası bozuktu. Fırat Hoca kendisini Mert’in şikayet ettiğini düşünüyordu.
Fırat Hoca’ya ulaşmak çok zordu hep telefonu meşguldü. O yüzden herkes beni arıyordu.
Ben sevk işine karışmıyorum. Doktorlara da para gönderiyordum. Vergiyle iligli benim üstümde hiçbir şey yok. Ben fatura kesmiyordum. Zaten muhasebeci değilim. Asistanlık görevimi yapıyorum sanıyordum. Hastalarımı kendimi emanet saydım. Düşük maaşlara rağmen hayatlarımızdan vererek çalıştık. Ben kalp hastası ikiz yeğenlerimi Fırat Hoca’ya getirdi. Böyle bir şey olsa ben kendi ailemi getirmezdim.”
EVDE BAKIM HİZMETİ VE İLAÇ FİRMASI
Savcının “Aylık 400 bin lira geliri ve işletmeleri olan doktor nasıl asistanından borç istiyor?” sorusuna yanıt veren asistan, “Sadece 20 bin lira değil daha fazla da verdiğim oldu. Biz de anlam veremiyorduk. Ben hiçbir zaman ihtiyacından olduğunu düşünmemiştim. Mesela yurt dışına gideceği zaman ‘Beni şimdi döviz bürosuna göndermeyin’ diye para aldığı oldu. Bazen kendi kredi kartımdan ödüyordum. Örneğin ilaç firması açacaktı onun parasını verdim. Sonra veriyordu. Tutuklandığında bana 150 bin lira borcu vardı.” dedi.
15.17 – “MOTİVASYON ÜCRETİ” KONUSU
Sanık Sümeyye Aslan, dağıtılan paralar konusunda diğer sanıkların konuyu doğru ifade edemediklerini savundu.
Aslan, “Motivasyon ücretini arkadaşlarım doğru anlatamadı. Siz normalde 3 hasta bakacakken 5 hasta bakıyorsunuz. Bunlar bir süre sonra ağır geliyor. Hastane yeterli ücreti vermiyor, işten çıkmak istediğinizde Fırat Sarı size bu parayı veriyor.” dedi.
Fırat Sarı’nın asistanlığını yürüten sanık Fırat Sarı’nın da kendisinden borç aldığını iddia ederek, “Fırat Sarı’yla borç ilişkim de vardı. O benden borç almıştır ben ondan borç almışımdır.” diye konuştu.
15.14
Sanık Aslan; “Fırat Sarı’nın ve Medisense’nin bende vekaleti var. Evde bakım hizmeleriyle ilgili alanda çalışmak için işlemleri yapmam için vermişti. Medisense adına araba alıp sattım. Hemşirelere ücretleri ben yatırdım ama kendisi tek tek atamyacağı için ben de asistanı olduğum için o söyledi ben attım.” diye konuştu.
15.07 – 17. SANIK SAVUNMASINA BAŞLADI
14.43
Fırat Sarı’nın bulunduğu hastaneler dışındaki hastanelere de hasta yönlendiriyordum.
Sevkine yardımcı olduğum hastaneler il dışı hastaneler.
Avukatın, “Gıyasettin Mert Özdemir’in eşinin hesabından yollanan paralar da mı bebeklerle ilgili?” sorusuna sanık, “Evet” yanıtı verdi.
DOĞRU OLANI 112 YAPIYORMUŞ
Sanık Serdar Yüksel, 112’nin işleyişinin de doğru olduğunu belirterek şöyle devam etti:
“Şu davaya kadar ben 112’ye gönül koyuyordum. Hasta varsa beni niye aramıyorsunuz diye. Ama şimdi görüyorum ki doğru olanı 112 yapıyormuş. Yakından uzağa doğru arama yapıyorlar.
Hakimin “Senin hastanelere sevk yapmanda 112’nin haberi var mıydı?” sorusu üzerine;
“Evet tabii ki vardı. Çam Sakura Şehir Hastanesi’nden çok hasta gönderdiğimi biliyorum”
14.00
Sanık Serdar Yüksel’e “Serdar’ın güçlü olduğu yerler” ifadesi soruldu.
Sanık;
“İstanbul’un doğusundaki şehirlerdeki hastanelere yönlendirme yapıyorum.
Gıyasettin Mert Özdemir ve Fırat Sarı’dan para aldım.
Ama para aldım diye onların hastanelerine daha fazla hasta yollamadım. Önce kendi hastaneme hasta aldım.” yanıtını verdi.
13.49
Sanık Serdar Yüksel’in ifadesinden:
“Sağlık Bakanlığı.. Öyle bir sistem kurmuşlar ki açık yok. Sistemde kontrol mekanizması var.
Örgüt olduğunu bile basından öğrendim, örgüt üyesi değilim.
Borç yüzünden para aldım. Keşke almasaydım.
Beni 112’den arayanlar ya da Sağlık Bakanlığı’ndan numaranızı aldık diye arayanlardan biliyorum hastaları.”
13.42 – 16. SANIK SAVUNMA YAPIYOR
12.33 – DURUŞMAYA 40 DAKİKA ARA VERİLDİ
12.14
Savunmasına devam eden Kılıç, “Reyap hastanesini sahiplendiğim için benim hastanemmiş gibi konuşmuşum. Orada çalışmıyorum.” dedi.
Kılıç tapelerde geçen “kansızlık” ifadesiyle ilgili soruya “Fırat Bey’in Birinci Hastanesi’ne gitmesi. Fırat Sarı ve Fehmi Alperen’den para almadım. Biz sağlık sektöründe birbirimize yardımcı oluruz.” diye karşılık verdi.
12.11
11.57
11.56
“Bize katil damgası vuruldu. Eşim işe gidemiyor.
Kamuyu zarara uğratmakla suçlanıyorum. En fazla belediyeyi zararı uğratmış olabilirim.
112’nin sevk zincirini bozmak bu kadar kolay mı? 112’nin başhekimi var, çalışanlar var.
Bizim hayatımızla oynuyorlar, bebek katiliyi diyorlar bize, ben çıkınca ne yapacağım?
11.31
Sanık Kılıç, Medisense üzerinden para transferiyle ilgili ise, “Fırat Bey’e ben para gönderiyordum onun bana göndermesinden öte. Onun bana gönderdiği tarih 2019” diye konuştu.
Sanık, “Senin görevin hastanelere hasta göndermek mi?” sorusuna, “Yani bana hasta yakınlarından talep gelirse, hastalar bize ulaşıyor. Bir menfaat elde etmek için değil” yanıtını verdi.
11.22
Esenyurt dışında herhangi bir yere hasta göndermem mümkün değil.
Esenyurt Belediyesi’nde isim yapmak istedim.”
11.19
11.13 – 15. SANIK SAVUNMASINA BAŞLADI
Mahkeme, Esenyurt Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü’nde çalışan Renas Kılıç’ı dinlemeye başladı.
Renas Kılıç Reyap’ın sahiplerini tanıdığını söyledi. Kılıç ifadesinde şunları söyledi:
“İşçi kadrosundaydım, yarı zamanlı Reyap’ta çalıştım.
Başkan Kemal Deniz Bozkurt özverili çalışmalarım nedeniyle beni memur kadrosuna aldı.
Başkan dedi ki; “Ben seni çok sevdim. Tekrar kazanmak istiyorum, muhtarlarla, özel hastanelerle iletişimimi sağlamanı istiyorum”.
Ben de kabul ettim. Hedeflerim vardı. Siyasi olarak da. İşçi olarak başladım tutuklanmadan önce müdür olmuştum.
10.54
Funda Özen’in avukatı telefon dinleme kararı bulunmadığını iddia ederek müvekkilinin gelen raporları sisteme yüklediği için sorumlu tutulduğunu belirtti. Özen’in avukatı, “Tapeler usulsüz şekilde elde edilmiştir” diye konuştu.
10.51 – Yenidoğan yoğun bakımdaki epikrizler sadece Fırat Sarı’nındı.” ifadelerini kullandı.
10.42
Ben hasta sevki prosedürünün nasıl yapıldığını bilmiyorum.
Hekimler günlük olarak ilaçlarını isterler, eczacı birimi onaylandıktan sonra sisteme otomatik olarak düşer.
10.30
Örgüt varsa da bilmiyorum. Sadece 6 kişiyi tanıyorum. Onlarla da aynı hastanede çalıştığım için biliyorum.
10.27 – 14. SANIK SAVUNMASINA BAŞLADI
DAVANIN 4’ÜNCÜ GÜNÜ BAŞLADI
DAVANIN ÜÇÜNCÜ CELSESİNDE YAŞANANLAR
Sanık hemşire Cansu Akyıldırım, örgüt lideri Fırat Sarı ile arasındaki para transferlerini kabul etti, bu paraların çalışanlara motivasyon için dağıtıldığını ileri sürdü.
Bir diğer sanık hemşire Çağla Durmuş ise Fırat Sarı’nın maddi kazanç için hastaları entübe olarak gösterdiğini anlattı.
Hemşirelerden Damla Atak, örgüt yöneticileri arasında gösterilen 112 Acil Servis personeli Gıyasettin Mert Özdemir’in hasta transferi yaptığı itirafında bulundu.
Ardından Dr. Rıza Keykubad’ın savunmasına geçildi. Kaya bebeğin ölümüyle ilgili “Çek fişini” ifadeleri sorulan Keykubad, üzerine oyun oynandığını ileri sürerek böyle bir cümle sarf etmediğini iddia etti.
Keykubad’ın savunmasının ardından söz alan Kaya bebeğin ailesinin avukatı, “Benim müvekkilim kendi evladını bisküvi kutusu içinde almış ve o kutuyu kucağında götürmüştür.” diyerek sanığın savunmasına tepki gösterdi.
DAVANIN İKİNCİ GÜNÜNDE NE OLDU?
Sanıklardan hemşire Hasan Basri Gök savunma yaptı.
Tapelere yansıyan sözleri için “Çirkin bir cümle. Bebeğin sürekli kalbi durup geri getiriliyordu, o yüzden böyle konuştum” dedi.
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ifade veren Gök, çetenin karanlık yüzünü anlattı.
“Sağlam bebeğin sevki mümkün değil. Çok uzun süre bekletildiği için akciğerleri de kötüleşiyordu. Entübe edip gönderiliyordu.” diyen Gök, “Serdar Yüksel, bebek sevki yapıp karşılığında para alıyordu. Fırat Sarı parayı yollamamı söyledi, yolladım. SGK’dan fazla para alıyorlardı. Bunun için yatışlar uzatılıyordu.” itirafında bulundu.
Gök, “Epikrize yardım ettiği için bütün hemşirelere para veriliyordu. Kimse hayrına bir şey yapmıyordu.” diye konuştu.
“O SÖZ KURTLAR VADİSİ REPLİĞİYDİ”
Duruşmada bir Kurtar Vadisi diyaloğu da yaşandı.
Hemşire Deniz Korkmaz’a, “Devleti soymak milleti soymaktan şereflidir.” cümlesini kurduğu hatırlatılınca, repliği Kurtlar Vadisi dizisinden aldığını söyledi.
“Hastane hastaları satılan bir eşya gibi görüp sadece para almak için kullanıyordu.” diyen Korkmaz, “Bu zihniyette olan insanların bunları yapması kaçınılmazdı. Hastaların yoğun bakım süreçlerinde malzemeden tasarruf etmeye çalışıyorlardı. Bu insanları ben CİMER’e şikayet ettim.” şeklinde konuştu.
İLAÇ BİRİKTİRME İTİRAFI
Hemşire Hüseyin Günerhan da davada çarpıcı bir itirafta bulundu.
Örgüt iddiasını reddedip, suçsuz olduğunu savunan Günerhan, “Biz artan doz ilaçları ödemenin karşılamadığı hastalar için yabancı hastalar için biriktiriyoruz.” dedi.
Reyap Hastanesi’nde çalıştığı dönemde Fırat Sarı ile tanıştığını iddia eden Günerhan, “Ağabeyim de Reyap Acil’de çalışıyordu. Reyap’ta nöbet tutarak çalışmaya başladım. Burada kimseyi korumak için konuşmayacağım, doğruları söyleyeceğim.” dedi.
YENİDOĞAN ÇETESİ DAVASININ BİRİNCİ GÜNÜNDE NELER OLDU?
Türkiye’nin yakından takip ettiği Yenidoğan Çetesi soruşturmasında yargılama pazartesi günü başladı.
Adliyede yaşanan yoğunluk ve gerginlikler nedeniyle geç başlayan duruşmanın ilk günü önce kimlik tespitleri yapıldı.
Bin 399 sayfalık iddianamede çetenin ele başı ve yöneticisi olarak adları geçen doktor Fırat Sarı, İlker Gönen ve çetenin 112 çağrı merkezindeki elemanları ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir de duruşmaya getirildi.
Fırat sarı kimlik tespitinde aylık gelirinin 400 bin lira olduğunu söyledi.
Çorlu’da tutuklu bulunan sanıklar ise video konferans aracılığıyla kimlik beyanında bulundu.
MÜFETTİŞ RAPORUNDAKİ KAN DONDURAN AYRINTI
Sağlık Bakanlığı’nın müfettiş raporunda bebeklerin bir bölümüne pasif ötenazi uygulandığı, yani hiçbir tedavi yöntemi uygulanmadan ölüme terk edildiklerine yer verildi.
Bir hemşirenin ise yoğun bakımdaki bebeğin kalbinin durması üzerine doktora haber verdiği,,, doktorun ise “canlandırmaya gerek yok” dediği belirlendi.
YENİDOĞAN ÇETESİ DAVASININ BİRİNCİ GÜNÜNDE NELER OLDU?
Türkiye’nin yakından takip ettiği Yenidoğan Çetesi soruşturmasında yargılama pazartesi günü başladı.
Adliyede yaşanan yoğunluk ve gerginlikler nedeniyle geç başlayan duruşmanın ilk günü önce kimlik tespitleri yapıldı.
Bin 399 sayfalık iddianamede çetenin ele başı ve yöneticisi olarak adları geçen doktor Fırat Sarı, İlker Gönen ve çetenin 112 çağrı merkezindeki elemanları ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir de duruşmaya getirildi.
Fırat sarı kimlik tespitinde aylık gelirinin 400 bin lira olduğunu söyledi.
Çorlu’da tutuklu bulunan sanıklar ise video konferans aracılığıyla kimlik beyanında bulundu.
MÜFETTİŞ RAPORUNDAKİ KAN DONDURAN AYRINTI
Sağlık Bakanlığı’nın müfettiş raporunda bebeklerin bir bölümüne pasif ötenazi uygulandığı, yani hiçbir tedavi yöntemi uygulanmadan ölüme terk edildiklerine yer verildi.
Bir hemşirenin ise yoğun bakımdaki bebeğin kalbinin durması üzerine doktora haber verdiği,,, doktorun ise “canlandırmaya gerek yok” dediği belirlendi.
YENİDOĞAN ÇETESİ DAVASINDA KİM NEYLE SUÇLANIYOR?
Çete üyelerinin taburcu olabilecek durumda olsalar dahi bebekleri sahte raporlarla, gereksiz yere ilaç vererek yoğun bakımda tuttuğu tespit edilmişti.
Bebekler şebekenin anlaşmalı olduğu özel hastanelere sevk ediliyordu.
Ne solunum desteği, ne ameliyat ne de ilaç… Bebekler çetenin istediği kadar hayatta tutuluyordu.
Bu süreçte 9’u İstanbul’da biri Tekirdağ’da 10 özel hastane kapatıldı.
Yenidoğan çetesinde kim kimdir, en son ne biliyoruz? 10 soruda bebek çetesi
Yenidoğan vurgununda fezleke hazırlandı: Bebeklere “pasif ötenazi”
Söz konusu yazı üzerine soruşturmada adı geçen Özel Avcılar Hospital Hastanesi, Özel TRG Hospitalist Hastanesi, Özel Birinci Hastanesi, Özel Güney Hastanesi, Özel Bağcılar Medilife Hastanesi, Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesi, Özel Reyap İstanbul Hastanesi, Özel Şafak Hastanesi Bağcılar, Özel Silivri Kolan Hospital Hastanesi ve Çorlu Reyap Hastanesi’nin ruhsatları iptal edildi.