Yenidoğan Çetesi’nde 9. gün… Avukatlardan savcıya itiraz: ‘Bebeğin satılması rahatsız etmedi mi’ çıkışı

Posted by

Yenidoğan Çetesi davasında 9. gün başladı. Sanık hemşire Renginar Molla savunmasını yaptı. Suçlamaları kabul etmediğini söyledi. “Doktorun yönlendirmesiyle yoğun bakımdaki çalışmamı yaptım.” dedi.

MOLLA: “HASAN BASRİ GÖK BENDEN DOSYALARI ALIYORDU”

13. tutuksuz sanık hemşire Renginar Molla’nın savunmasından:

“Fırat Sarı ve Hasan Basri Gök hastanede başlayınca evrak işlerinin onlarda olacağını söylediler, sen hasta bakımı yapacaksın dediler… Hasan Basri Gök dosyaları benden alıyordu, epikriz yazacağım diyordu.”

Hemşire Renginar Molla, paraya sıkıştığını yurt dışına çıkmak için Fırat Sarı’dan para istediğini parayı geri vermek istediğinde ise Fırat Sarı’nın kabil etmediğini iddia etti.

Fırat Sarı’nın oksijen alan bir bebeği oksijen almadığı şeklinde yazdırdığını öne sürdü.

14. tutuksuz sanık Bağcılar Şafak Hastanesi Müdürü Mustafa Kazan savunma yapıyor.

Kendisinin istifa ederek şehir dışına taşındığını belirten Kazan, iddianamede işletme Müdür Yardımcısı olarak geçtiğini belirtti, Kazan, “Kesinlikle imza yetkim yoktur. Tıbbi süreçlere yetkim bulunmamaktadır.” dedi.

Hakkındaki iddiaları reddederek; “Böyle bir örgütü gözaltına alınınca öğrendim. Hiç kimseyi tanımıyorum, telefon görüşmem yok. Para alışverişim de bulunmamaktadır.” ifadelerini kullandı.

KAZAN: “HASTA BAŞI 10 BİN TL KONUŞUYORUZ”

Sanık Bağcılar Şafak Hastanesi Müdürü Mustafa Kazan savunmasından:

“Sadece telefon görüşmelerimin olduğu Gıyasettin Mert Özdemir var. Hasta getirmesi karşılığında para ödeyeceğimize dair görüşmem var. Ben yönetimin kararını paylaştım. Yöneticimiz Cem Öztürk ticaret amaçlı böyle bir karar almıştı… Bir konuşmamızda hasta başı 10 bin TL olarak konuşuyoruz, diğerinde 50 bin fix, hasta başı bin TL gibi konuşuyoruz. Ama olumlu dönmüyor… Ben Mert’in kendisine ödeme yapmadım, hastanenin muhasebesinden yapıldı.”

MAHKEME BAŞKANI: “BİZİ APTAL YERİNE KOYMAYIN”

14. tutuksuz sanık Bağcılar Şafak Hastanesi Müdürü Mustafa Kazan’ın savunmasından:

Fırat Sarı’yla konuşması “Hocam sizden biraz destek isteyeceğim, sayıyı biraz daha artırabilir miyiz 27’deyiz…” soruluyor. Sanık Kazan bu soruya “Hatırlamıyorum” dedi.

Mahkeme Başkanın “Ben okuyunca tapeyi anlıyorsunuz değil mi?” sorusuna sanık, “Evet” dedi. Mahkeme Başkanı, “Ben de anlıyorum. Ona göre cevap ver.” uyarısında bulundu. Sanık bunun üzerine, “Hatırlamıyorum, o yüzden yanlış bir şey söylemek istemiyorum.” savunmasında bulundu.

Mahkeme Başkanı davanın 9 gününde 2 sanığı uyararak “Bizi aptal yerine koymayın” dedi.

“Cem Bey, Mert’le görüş bunun karşılığında da 10 bin verelim gibi söyledi… Mert ismini hastane yöneticisi söylemiş… Ben maaşımı hastaneden alıyorum, prim, ek ücret almıyorum.”

Savcı, “Bebekleri nasıl, nereden getirdiklerini biliyor muydun?” diye sordu. Sanık “Hayır” dedi.

Savcı, soruyu genişleterek sanığa art arda sorular yöneltti: “Yoğun bakım ihtiyacı olan, ölebilecek bir bebeğin mal gibi para karşılığı alınıp satılması seni rahatsız etmedi mi, ben çok rahatsız hissediyorum. Sen demedin mi nasıl geliyor bu bebekler, şikayet ettin mi, aksiyon aldın mı?”

SANIK AVUKATLARINDAN SAVCININ SÖZLERİNE ART ARDA İTİRAZLAR

Sanık bu soruları, “Yani zaten ilk bulduğum işte ayrıldım.” şeklinde yanıtladı. Savunmanın bu kısmında Gıyasettin Mert Özdemir’in avukatı savcının sözlerine itiraz etti. “Bu çok yanlış şimdi dışarıda basın bunu böyle anlatacak. Zaten baskı var.” ifadesiyle itiraz etti.

“Savcı, Kendisi söyledi para karşılığı bebeklerin alındığını. Beni ilgilendirmiyor dışarıda nasıl anlatıldığı.”

Sanık Mustafa Kazan’ın avukatı da Savcının “bir bebeğin mal gibi para karşılığı alınıp satılması” sözüne itiraz etti, “Bebeklerin hastaneye alınması tamamen ticari bir iştir. Yoğun bakımda bebek ölümü olmamıştır” dedi. Avukatın “ticari bir iştir” sözleri dikkatlerden kaçmadı.

FIRAT SARI’YA SORDU

Fırat Sarı sanığa soru sordu: “Mustafa Kazan gibi deneyimli bir hastane müdürü Gıyasettin dışında başka hasta bulucularla çalıştı mı? Adı geçen Emrah Bey ya da başkası?” Sanık, “Hayır.” yanıtını verdi.

YAVUZ: “HASTANEYİ ÇOK BEĞENDİ”

15. tutuksuz sanık Bağcılar Şafak Hastanesi Başhekimi Semiha Yavuz savunmasına başladı. Sanık Başhekim Semiha Yavuz tüm suçlamaları reddettiğini söyledi. Sanık Başhekim Semiha Yavuz’un savunmasından:

“Çok fazla denetim geçirdik, en büyük denetimde gururla söylüyorum yüzde 99.56 gibi bir oranla denetimi geçtik. Sağlık Bakanlığı denetimcisi geldiğinde hastaneyi çok beğendi, her şey tam dedi hatta dedi ki ben Kadıköy’de oturuyorum ama hastam olsa buraya getiririm.”

KAZAN: “KENDİ ÇOCUKLARIM GİBİ BAKARDIM”

Tutuksuz sanık Bağcılar Şafak Hastanesi Müdürü Mustafa Kazan’ın savunmasından:

Mahkeme başkanının “Bebek sevki ile ilgili para alındığı iddialarına ilişkin ne diyeceksin?” sorusu üzerine sanık Yavuz, “Bu tür iddiaları ilk kez burada duydum. Ben böyle bir şey yapmadım. Ayrıca benim bu tür şeylere ihtiyacım da, böyle paraları almaya da ihtiyacım yoktu. Yönetimin böyle bir talebi varsa benim bundan haberim yoktu” diye konuştu.

Ardından sözlerine, “Kaşe bizim mahremiyetimizdir. Burada duyduklarıma bir başhekim olarak şaşkınım.” diye devam etti.

“Bizim hastanemizde aylık 100-150 doğum gerçekleşirdi. Bağcılar doğurganlık oranı en yüksek yer olduğundan tüm detaylara hakimdik… Nöbetçi doktorlar hocam bebek kötüleşti derlerdi. hemen apar topar oraya giderdim. Bebeği kuvöze alır ailesine neler yapacağımızı detaylı şekilde anlatırdım… Ben de anneyim bebeklere kendi çocuklarıma bakar gibi bakardım. Prematüre doğan bebekler çok özel bebekler onlara daha dikkat ederdik… Bir noktam, virgülüm bile eksik değildir… Çok sevgi dolu bir ailede büyüdüm, ailemi çok uzun süre önce kaybettim. Hep onları gururlandıran bir evlat oldum… Kendimi seviyorum, işimi seviyorum. Buradan beni buraya getiren aileme teşekkür etmek istiyorum. Eşime, çocuklarıma teşekkür etmek istiyorum.”

Üye Hakimin “Fırat Sarı Bağcılar Medilife’ta sizinle anlaşma yaptığını söyledi…” sorusu üzerine, “Diğer yöneticiler yabancı uyruklu olduğundan adını hatırlayamadığı için benim adımı söyledi. Ben kabul etmiyorum, görüşmemiz sosyal bir görüşmedir.” dedi.

BAĞCILAR MEDLIFE’I SORDU: “SAĞLIK TURİZMİNDEN PARA KAZANANLAR OLUYORDU”

Savcının, “Müdürler size bağlı değilse kime bağlıydı?” sorusu üzerine sanık Kazan savcıya, “Sanırım siz Cem Beyin ismini duymak istiyorsunuz” karşılığını verdi. Savcı bunun üzerine, “Benim niyetimi sorgulama, senin haddine değil. Sen sorunun cevabını ver.” dedi.

İlker Gönen soru sordu: “Başhekimlik bilginize dayanarak 3 sorum var. Dün sekreter hanım epikriz yazdığını söyledi, kendisi de hemşiresine yazdırdığını söyledi, doktorun son onayı oluyor mu epikrizde?”

Sanık, “Evet, tabii” dedi. İlker Gönen ikinci soruyu sordu: “Kendisinin haberi olmadan yönetimin hizmet alımı yapmış olma ihtimali var mı?”

Sanık Kazan “Bilgim yok.” dedi. İlker Gönen ikinci soruyu sordu: “Hasta transferi yapıp bu işten para kazanan insanlar var mıdır?”

Sanık Kazan, “Sağlık turizminden para kazanan insanlar oluyordu.”

Semiha Yavuz’un avukatı Savcıya itiraz ederek, “Mahkeme heyetiyle aynı kürsüde oturmanız duruşmayı yönetme yetkisi vermiyor. Müvekkilime o tavrınız da sizin haddiniz değil, sınırlarımızı bilelim.” dedi. Avukat mahkemeye heyetine, “Müvekkilim çok heyecanlıydı, bütün iş hayatını dinlediniz sabrınız için teşekkür ediyorum” diye seslendi.

Semiha Yavuz’a diğer sanıkların çok fazla hasta kabul ettiğine yönelik tapeleri var. Bir tanesinde bir hemşire Fırat Sarı’ya il dışından gelen bebekler ex oluyor, Semiha gözünü karartmış” diyor. Bu Semiha Yavuz’a soruldu, “esefle kınıyorum” dedi.

KAYA BEBEĞİN ÖLÜMÜ: “BEBEĞİN AİLESİNDEN ÖZÜR DİLİYORUM”

16. tutuksuz sanık hemşire yardımcısı Batuhan Çetin savunmasına başladı. Çetin, Kaya bebeğin ölümüyle ilgili suçlanıyor. Sanık hemşire yardımcısı Batuhan Çetin savunmasından:

“Gündüz çok nadir Şeyhmus çelik gelirdi. Hüseyin Günerhan vardı (Hüseyin hemşire) Kendisini Şeyhmus diye tanıtırdı, yanında Şeyhmus Çelik otururdu. Hastalara bilgiyi Hüseyin verirdi. Denetim gelmeden hastanenin bilgisi oluyordu, yukarıdan doktor indiriyorlardı, denetime uygun şartları hazırlıyorlardı…. Hiçbir şekilde doktor yoktu. Entübasyonu Damla hemşire yaptı, müdahaleyi de o yaptı.Belki de ölümünde bunların da etkisi vardı. Bebeğin kanaması oldu. Damla’yı aradılar gelmedi. “Ben çok yoruldum beni arama” dedi, “Dr. Rıza’yı ara” dedi. Muhtemelen çok uğraştılar bebeği yaşatmak için, kendi shiftinde ölmesin diye çok uğraştı… Rıza Bey ben hastanede çalışmıyordum diyor ama gelmişti bizimle tanışmıştı, kameralarda var.

Rıza Bey baktı bebeğin ne kadar kötü olduğunu gördü. Bana dedi ki “boş ver zaten bu bebek yaşamaz, zaten Şeyhmus Çelik’in üzerine kayıtlı bebek. Uğraşma, 500 gram bebek mi olur kalp masajı yap dönmezse çek fişi gitsin” dedi… Bebeğin ailesinden özür diliyorum. Ben yine de vicdanen rahat olmak için kalp masajı yaptım. Invazif işlem yapmaya yetkim yok. Ben kalp masajı yaptım. Zaten ben o masajı yapmasam o bebeğin kalbi durmuştu. Ben kurtarmaya çalıştım. Şeyhmus Çelik hiç gelmezdi, kaşesini kullandıran bir doktordu. Bize çocuk doktoru demişlerdi, pratisyenmiş. Zaten öleceğini bildikleri bir bebeğin başına beni bıraktılar.”

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir