Yenidoğan davasında skandal sözler: ‘500 gram bebek mi olur, çek fişini’

İstanbul’da yenidoğan bebekleri anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek, haksız kazanç sağlayan ve kusurlu davranışlarda bulunarak ölümlerine neden olan Fırat Sarı ve İlker Gönen’in aralarında bulunduğu 22’si tutuklu 47 sanığın yargılandığı dava üçüncü gününde devam ediyor. Tutuklu sanık hemşire Çağla Durmuş, entübe edilen bebekleri sisteme eklemediklerini söyledi. 

Duruşma, Bakırköy Adliyesi 22. Ağır Ceza Mahkemesi Salonu’nun kapasitesinin yetersiz olması sebebiyle konferans salonunda görülüyor. Saat 10.30’da başlayan duruşmada Fırat Sarı ve İlker Gönen’in de aralarında bulunduğu 22 tutuklu sanık, 20 tutuksuz sanık ve taraf avukatları hazır bulundu. Bazı tutuksuz sanıklar ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı. Duruşma tutuklu sanık hemşire Cansu Akyıldırım’ın savunmasıyla başladı.

‘MADDİ BİR KAZANCIM YOK’

Tutuklu sanık hemşire Cansu Akyıldırım, “2012 ile 2019 yılları arasında farklı hastanelerde görev yaptım. 2019-2022 yılları arasında ise Reyap Hastanesi’nde çalıştım. Ancak, iddianamede Çorlu Reyap’ta çalıştığım belirtilmiş, bu doğru değil ben İstanbul Reyap’ta çalıştım. 2023 yılında Özel TRG Hastanesi’nde hasta bakım müdürü olarak çalışmaya başladım. Maaşlı çalışan biriyim, ailemden maddi destek alıyorum. Üzerime atılı suçları kabul etmiyorum. Örgüt ya da çete olduğunu düşünmüyorum. İddianamede geçen işletme dediğimiz şey, Medicence başlığı altında bir işletmedir. Birkaç hastane bu kapsamda yer alıyordu. TRG ve Birinci Hastaneleri Medicence’de alım yapıyordu; Reyap ise bu kapsama dahil değildi. Hastane danışmanlığı ise hasta danışmanlığı aldığımız bir danışmanlık” dedi.

‘BEBEK BİZE GELDİĞİNDE MOSMORDU’

Akyıldırım, göbeği yanlış delinen bebek için, “Böyle bir konuşmadan bilgim yok, hastayı da hatırlamıyorum. Ancak o bebek, yabancı uyruklu bir bebek olabilir. O bebek farklı bir bebek, onun göbeğini ben açtım, Dursun Bey açmadı. Hangi bebek olduğunu ismi geçmediği için bilmiyorum; ama o bebeğin göbeğini ben açtım. TRG’de doğdu. Bebek odasından bize geldiğinde mosmordu. Onu kapıya en yakın olan kısma aldım ve o sırada Dursun Bey’i aradım ancak ulaşamadım. Sonra İlker Bey’i aradım, Dursun Bey’e ulaşacağını söyledi. 3-5 dakika sonra Dursun Bey alana geldi. Bebeği makineye bağladık ve çocuğun akciğer filmi istendi. Bu süreçte bebeğin kalbi durdu, müdahale ettik ama geri döndüremedik. Dursun Bey, bebeğin akciğer filmine baktı ve diyafram hernisi teşhisi koydu. Bebeğe 45 dakika boyunca müdahale ettik. İlker Bey de benden akciğer filminin resmini istedi. Ben de ona videoyu gönderdim. O dönem gönüllü gittim hastaneye, Birinci Hastanesi’ndeydim. Fırat Sarı, TRG’ye yardıma gitmemi söyledi. Basamak belirleme, epikriz yazma yetkim yok, epikrizler bana yazılarak geliyordu, bende word şeklinde İlker beye atıyordum sonra bilgisayara işliyordum. Ben yazan kısımda değilim, yazılan ve atılanı işleyen kısımdayım. Benim birebir değiştirme yetkim yok” dedi.

‘FIRAT SARI İLE GÖNÜL İLİŞKİM VARDI’

Akyıldırım, “2023 sonlarına doğru, sabah Fırat Sarı beni aradı. Hasan Basri’nin beni işe bırakacağını söyledi. Sonra üçümüz oturduk. Daha sonra Fırat Sarı, ‘Yaptın mı gerçekten?’ dedi. Sonra Hasan Basri ve Hakan Doğukan Taşçı’nın ilaçları sattıklarını söyledi. Ben bunu gözümle görmedim. Mahkeme başkanının ‘Sümeyye Nur Arslan, ‘Sende var mı örnek diye soruyor. Sen de, ‘3. basamak, hiçbiri doğru değil, o adamın yanına gidemem hatta ben bu epikrizlerin hiçbirini savunamam’ demişsin cümlelerine cevap veren Akyıldırım, “Denetim dosyasıyla alakalı gördüğüm eksiklikleri Fırat Bey ile paylaştım. Bu epikrizleri nasıl savunayım dediğimde, gördüğüm eksiklikler bunlardı. Sisteme kopyala yapıştır işlemleri yapıyordum. 2019’dan beri tanıyorum. Reyap’ta beraber çalıştık. 2021-2023 yılları arasında ilişkim vardı. Dosya, medya tarafından çok dallanıp budaklandı. Hakkımda çok yanlış ithamlarda bulunuldu. Ben bu zamana kadar maaşlı çalışan biriydim, herhangi bir maddi çıkar elde etmedim. Böyle bir örgütün var olduğunu düşünmüyorum, varsa da ben üyesi değilim. 7 aydır tutukluyum” şeklinde konuştu.

‘MAAŞLA GEÇİNEN BİRİSİYİM’

Tutuklu sanık hemşire Çağla Durmuş ise savunmasında, “Ben herhangi bir örgüte üye değilim. Medilife Hastanesi’nde çalışan biriyim ve bir örgütün var olduğunu da düşünmüyorum. Çalıştığım süre boyunca hiçbir hastayı ihmal edecek veya zarar verecek bir davranışta bulunmadım. Dolandırıcılık iddiasıyla ilgili olarak ise şunu söyleyebilirim böyle birşey yok. Ben, yalnızca hastaneden aldığım maaşla geçinen birisiyim, hatta borçlarım bile bulunmaktadır. Kolluk fezlekesinde Aleyna Akyıldız ile ‘Her yere girdiler inşallah dosyalara bakmazlar’ sorusuna karşı, taburcu olan hastaların epikrizleri yazılmadığı için beklenen dosyalardı onunla ilgili konuşmaydı. Benimle bir ilgisi yoktu. Epikrizlerin nasıl yazıldığıyla ilgili bir fikrim yok. Gıyasettin bize hasta gönderiyordu bunun karşılığında bir menfaat sağlıyor mu bilmiyorum. Tape kayıtlarına geçen ‘Birşey yakalayacaklar, yakalamamaları mümkün değil’ konuşmasına karşılık ise, “Eksikleri hakkında konuşmalardır illa ki bir eksiklik vardır” dedi.

‘FIRAT SARI HASTAYI ENTÜBE EDİLMİŞ GİBİ GÖSTER DİYORDU’

Çağla Durmuş, İlker Gönen ile arasında geçen ‘Senin servisin açığı var mı, benim epiksizlerimle dosyalarım uyumlu değil’ konuşmasına ilişkin ise, ‘Epikrize uyumlu olmayan hastalar oldu, bunlardan bahsediyoruzdur. Detaylı denetimde daha önce bu kadar birşey görmemiştim. Basamaklara hekimler karar veriyordu bizim yanımızda konuştukları için de az çok hakim oluyorduk o yüzden öyle konuşmalarımız oluyordu. Şehir dışından gelen bebek Karakoç kötüleştiğinde bilgisayarda işim vardı hemşire beni çağırdı. Bebeği entübe ettik. Hastanın müdahalesine başladık, bu sırada İlker Gönen ve Dursun Bey’e haber verdik. Dursun Bey damar yolu da açtı ama bebek geri dönmedi. Aile il dışındaydı telefonla aileye bilgi verildi. Bebeğin epikriz raporunu TRG Hastanesinde çalışan Mehmet yazdı. Olay sırasında doktor Dursun Bey vardı ama o an lavaboda mıydı hatırlamıyorum” dedi.

Durmuş, “Fırat Sarı bize dosyalarda değişiklik yapmamızı söylüyordu. Mesela, bazen 1. basamaktaki hastayı 3. basamakta göster ya da hastayı entübe edilmiş gibi göster diyordu. Bunlar doğrudur. Fırat Sarı’nın böyle göstermemizi istemesinin sebebi, kazanç sağlamaktır. Hastalara müdahalede bulunduğu oluyordu. Özge Kan arasında geçen ‘Denetime gelmişler, dosyaları kaldırın’ mesajına ilişkin ise, ‘Denetimlerde sıkıntı yaratıyorlar o yüzden dosyaların kaldırılmasını istedik. Bu ilaç düşümü için doktor izni gerekiyor. Dursun Eryılmaz ‘Ben gidiyorum Çağla yoldayım, trafik var, ‘Dursun beyin evini su basmış desin’ mesajına ‘Bahane, normalde öyle birşey yok bildiğim kadarıyla’ dedi. Ben Medilİfe hastanesine bağlı çalışıyorum. ‘Biz bütün bebekleri boğup öldüreceğiz’ konuşmasında ise hasta durumundan bahsediyorum. Benimle ilgili herhangi bir dolandırıcılık sözkonusu değil, doktorlar ne söylediyse hemşire olarak yaptık” dedi.

‘BEBEĞİN ENTÜBE OLDUĞUNU SİSTEME EKLEMİYORDUK’

Durmuş savunmasının devamında, “Hasta dosyalarını taburcu dosyasına koymuyorduk. Bebek entübe olduğunu sisteme eklemiyorduk. Bunu ekleyip eklememeyi konuşuyorduk. Bebeğin basılı olan kan gazıyla gerçeğinin aynı olmadığını Mehmet Gürül’e söyledim. Bu epikrizler doktor yerine geçilerek mi yoksa doktorlardan bilgi alınarak mı yazılıyor bilmiyorum o yüzden birşey diyemem.” şeklinde konuştu.

‘BEBEĞİN AKCİĞERLERİ KANIYORDU’

Tutuklu sanık hemşire Damla Atak, “Ben 2015-2020 arasında Avrupa Şafak Hastanesi yoğun bakımında görev aldım. 2020 yılında Duygu Hastanesi’ne başladım o sürede Fırat Sarı yöneticilik yapıyordu. 7 aydır dolandırıcılıkla suçlanıyorum. Fırat Sarı’nın Hastanesi’nde çalışıyordum ama Sarı’yı en fazla iki kez gördüm. Bilgisayarda yazılan epikrizleri okumadım, bu epikrizlerin hangi şartlarda yazıldığını bilmiyordum. Mehmet Gürül bu hastanenin yoğun bakımını işletiyordu, Fırat Sarı oraya karışıyordu. Hastane Seyhmuz Çelik’i istemiyordu bu yüzden Mehmet Gürül’ü getirdiler. İşe başlarken Ali Dirik ile görüştüm. Mehmet Gürül hastanedeki düzensizliklerden dolayı bir süre sonra ayrıldı. Bebek Kaya, riskli bir bebekti. Kadın doğumcu riskli olacaği için bebeği yoğun bakıma aldı doğumdan sonra. Bebek yoğun bakımdayken durumu kötüydü. 500 gram bir bebek vardı akciğerleri kanıyordu. Sabah Ali Bey yoğun bakıma geldi. Ben de ona yaptıklarımızı söylüyordum. Bebek yoğun bakımında yetkili bir çocuk doktoru yoktu. Bize gelen bebek değil anneydi, anne geldi. Bebek Esenler hastanesinden Güney Hastanesi’ne sevk edildi. Şehmuz Çelik 23 Ekim civarı hastaneden ayrıldı. Bebeğin ex olduğu tarihte Rıza Bey başlamıştı. Ben çocuk doktoru sanıyordum. Kaya bebekle ilgili yapılabilecek birşey olmadığını söyledi. Kendisi, Kaya bebeği görmediğini söyledi ama bu bebeği gördü Rıza Bey gördü, vizitini kendi yazdı” diye konuştu.

‘500 GRAM BEBEK Mİ OLUR’

Atak, “Bebeklerden sorumlu hemşirelerin listesini ben yazıyordum, bu yüzden tutukluyum. Bebek ex olduğunda benim hastanede olmam gerektiği söyleniyor, ben de diğerlerinin de hastanede olması gerektiğini söylüyorum. Batuhan Rıza Bey’i arayıp, ‘500 gram bebek mi olur’ diyor. Rıza Bey’in de ‘500 gram bebek mi olur çek fişini’ dediğini duydum, bunu savcılıkta öğrendim. Doğukan Taşçı’nın yayınladığı videoyu televizyonda izledim. Hasta mahremiyeti diye birşey var bunun için doktor olmak gerekmiyor, bunu herkes bilir. Ben bir hemşire olarak nasıl baska bir hemşireyle görüntülü konuşurum. Beni arasaydı ben hastaneye giderdim ama beni aramadılar. Riza Bey, Batuhan Bey’e ‘Bebeğin durumu çok kötüyse fişini cek diyor’. Bunu bebeği bilen ben yapamıyorum Batuhan nasıl yapıyor. Hastaneyi denetime geldiğinde Kaya bebekle ilgilenen doktoru sordular. Ali Bey bebeğin ex olduğunu söyledi. Biz de, o sırada sorumlu hemşire olmadığı için Rıza Bey’in eşi Hilda Hanım’ın kaşesini kullandık. Hilda Hanım o sırada Güney Hastanesi’nde çalışmıyordu, Hilda Hanım bebeği hiç görmedi, Rıza Bey gördü. Mehmet Gürül hastalarla kendi ilgilenirdi. Şeyhmus Çelik işten ayrıldığında yasal olarak çıkışını hemen yapmadılar, 1 hafta Mehmet Gürül kendi ilgilenirdi. Sonrasında Ümit Bey ilgilendi” ifaesini kullandı. 

‘HÜSEYİN GÜNERHAN’IN İLAÇ SATTIĞINI DUYDUM’

Atak, “Gıyasettin 112’de çalışıyordu ama hastaları 112 den sevk etmiyordu. Samimi olduğu doktorlar sevk istediğinde sevk ediyordu. Başka hastanelere Fırat Sarı ile çalıştığı dönemde hastaları sevk ediyordu. Bu durumdan maddi kazanç elde ettiğini biliyorum. Amnizonları sattığını ve gelir elde ettiğini duydum. Hüseyin Günerhan’ın ilaç sattığını gözümle görmedim ama duydum. Kurusof düş, kullanmış gibi göster durumunda kalmadım. Hüseyin Günerhan’ın ilaç sattığından bahsedildi günaydın gönderildikten sonra Şehmus Çelik geldi o da sonra gönderildi. 16’sında denetime geldiler bebek de o zaman öldü. Hastane 3. basamaktı denetime gelindiğinde yoğun bakımın kapatılabileceğini bu yüzden 1. basamağa düşürme olabilir ama düşürüldüğü tarihi tam hatırlamıyorum. Hilda Hanımla iletişime geçmiyorduk. Rıza Beyle iletişime geçiyorduk. Rıza Bey tedavi düzenlemiyordu. Rıza Bey, eşinin erkek hemşirelerle görüşmesini istemediği için görüştürmediğini duydum. Müzeyyen Hanımın hangi hemşirenin nöbetçi olduğunu bilmez ama hangi gece kaç hemşire var kimler nöbetçi olduğunu bilir” şeklinde konuştu.

‘SEVK KONUSUNDA YETKİM YOK’

Damla Atak savunmasının devamında, “Müzeyyen Hanım’ın Batuhan’ın gece sorumlusu olduğundan haberi var, Ali Dirik bebeğin durumunun kötü olduğunu da Batuhan’ın da sorumlu olduğunu biliyordu. Çalıştığım sürede Kaya bebeğin ölümüne kadar, Müzeyyen hanıma herşeyi söylerdik. Kaya Bebek doğar doğmaz akciğerleri kanamadı, sonradan kanadı. Hasta sevkinde başhekim karar verir. Benim sevk konusunda bir yetkim yok. Yenidoğan yoğun bakımla ilgili Gıyasettin ile görüşmemin sebebi, gönderdiği her hastayla ilgili bilgi almak istiyordu. Gönderdiği hastalarla ilgili bilgi veriyorum. Gıyasettin, yoğun bakım işletiyor olsaydı bilirdim diyerek düşünüyorum. Kaya bebeğin Güney hastanesinde doğumu gerçekleştikten sonra kilosunun 500 gram olarak değişmesinin sebebini bilmiyorum ama benim çalıştığım hastanede bir değişiklik olmuyor, ultrason ölçümleriyle doğum olduktan sonra ölçümler arasında değişiklik olabilir. Hemşire olarak bir hasta kötüleşince benim de bir hekime ihtiyacım oluyor. ‘Kaya bebek hastanede 5 gün yatmasına rağmen SGK’da 6 gün olarak gözüküyor’ konusunda bir bilgim yok sizden şimdi öğreniyorum. Dışarıdan herhangibir ilaç Güney hastanesinin yoğun bakımına girmiyordu” dedi. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir