T24 Ekonomi
Kongrenin açılışına Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, AKTOB Başkanı Kaan Kavaloğlu, Antalya Valisi Hulusi Şahin, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek ve Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkanı Erkan Yağcı katıldı.
Bakan Ersoy, açılışta yaptığı konuşmada, bu yıl kongrenin teması olan ‘Cumhuriyetimizin Yeni Yüzyılında Turizm’ ve ‘Kolektif Zanaat, Yeni Turizm Çağı’ mottosunun sektöre dair güçlü bir vizyon ortaya koyduğunu, zanaatkârlığın titizlik ve yaratıcılığına vurgu yapan bu mottonun, turizmde yalnızca bugünü değil geleceği de inşa etme sorumluluğumuzu hatırlattığını vurguladı.
“İşte bu dönüşüm, bizleri kolektif zanaatkârlık ruhuyla hareket etmeye davet ediyor. Çünkü başarılı bir geleceği inşa etmek, ancak birlikte ve büyük bir titizlikle çalışmakla mümkün olacaktır” diyen Bakan Ersoy, turizm sektörünün Cumhuriyetin ilk yüzyılında ekonomik kalkınmaya sağladığı önemli katkıların yanı sıra Türkiye’nin uluslararası alandaki imajını güçlendiren ve kültürel zenginliklerimizi dünyaya tanıtan bir köprü görevi görmesiyle önemli rekorlara imza attığını söyledi.
“Yılın ilk dokuz ayında 49 milyon 181 bin turist ağırlandı.”
Cumhuriyetin ikinci yüzyılında turizm sektörünün karşısında çok daha geniş bir vizyon ve derin bir sorumluluk bulunduğunu ifade eden Ersoy, “Artık yalnızca ekonomik kazanımları değil, çevresel sürdürülebilirliği, kültürel değerlerin korunmasını ve gelecek nesillere aktarılmasını odağımıza alarak, daha ‘kapsayıcı’ ve ‘yenilikçi’ bir turizm anlayışını hayata geçirmek zorundayız. Yeni yüzyıl, aynı zamanda dijitalleşme ve teknolojinin rehberliğinde, turistlerin beklenti ve ihtiyaçlarına daha hızlı, daha kişiselleştirilmiş çözümler sunmayı gerektiriyor” dedi.
Turizmde yılın ilk dokuz ayında Türkiye’nin 49 milyon 181 bin turisti ağırladığını, turizm gelirlerinin bu yılın üçüncü çeyreğinde 46.9 milyar dolara ulaştığını hatırlatan Mehmet Nuri Ersoy, üçüncü çeyrekte elde edilen 23.2 milyar dolarlık gelirin ‘bir çeyrekte elde edilen en yüksek turizm geliri’ olarak tarihe geçtiğini vurguladı.
“Yapay zekâ turizmde sadece bir yenilik değil devrim; bu dönüşümde öncü bir rol üstlenmekte kararlıyız” Dünyanın şu anda ‘yapay zekâ’yı tartıştığının altını çizen Ersoy, şöyle konuştu: “Bizler de bunu yakinen takip ediyoruz. ‘Yapay zekanın gücünü turizm sektörüne entegre edebilir miyiz?’ sorusu bizim önümüzdeki en önemli ve en teknolojik meydan okumaların başında geliyor. İnsanlık tarihinin en hızlı ilerleyen teknolojilerinden biri olan yapay zekâ, turizmde sadece bir yenilik değil, bir devrimdir. Türkiye olarak, bu dönüşümde öncü bir rol üstlenmekte kararlıyız. Turizm sektörü, çağın hızına ayak uydurabilmek için artık teknolojiyle daha güçlü bir şekilde bütünleşmek zorundadır. Biz, yapay zekâ ile turizmi yeniden tanımlayarak, ziyaretçi deneyimlerini en üst seviyeye çıkaracak bir yol haritası için değerlendirmelerimizi sürdürüyoruz. Hayata geçireceğimiz projelerle yapay zekayı turizm sektörüne entegre ederek, ülkemizi daha erişilebilir, daha akıllı ve daha sürdürülebilir bir destinasyon haline getirmek istiyoruz. Bunların yanı sıra, müzelerimizde ve kültürel alanlarımızda yapay zekâ tabanlı rehberlik sistemleriyle ziyaretçilere daha interaktif ve zengin deneyimler sunmayı planlıyoruz. Geçmişimizi geleceğin teknolojisiyle anlatarak, kültürel mirasımızı dijital dünyanın sınırlarını aşarak tüm dünyaya yaymayı hedefliyoruz.” |
“Turizm; döviz açığımızı, dış ticaret açığımızı kapatmaya yönelik önemli bir alan”
Türkiye’de turizm sektöründe 2026 bir patlama yılı olacaksa yatırımların tamamlanması, yatırımların yapılması için uygun maliyetli sendikasyonların uygun bir kaynak teşkil ettiğini vurgulayan Aran, “Turizm yatırımı için harcanan paranın hem istihdama olan etkisi hem döviz gelirine olan etkisi nedeniyle ülkemiz için doğru bir harcama alanı olarak görüyorum. Enflasyona tesir eden bir kredi genişlemesi olarak değil, doğrudan enflasyonu düşürmeye yönelik hatta döviz açığımızı, dış ticaret açığını kapatmaya yönelik çok olumlu bir alan olarak görüyorum. O yüzden buradaki kredi sınırlamalarının, turizmdeki yatırımlara özgü olarak tekrar gözden geçirilebileceğini düşünüyorum” diye konuştu.
“Ülkemizde ilk defa bir banka, bir şubesini turizm alanına özgülemiş durumda.”
Hakan Aran, turizm sektöründe İş Bankası’nın nakdi kredilerden aldığı payın geçtiğimiz yıl yüzde 9,4 olduğunu, bu oranın yüzde 11,2’ye çıktığını, önümüzdeki yıl ise yüzde 12,5 seviyesine ulaşmayı hedeflediklerini söyleyerek, şöyle devam etti: “İş Bankası’nın turizm sektörüne desteğini rakamlarla göstermek arzusundayız. Şu anda 46 bin turistik otel ve işletmede turizm kartımız kullanılır durumda. Ülkemizde ilk defa bir banka, bir şubesini turizm alanına özgülemiş durumda. İlk turizm ihtisas şubemizin açılışını dün Antalya’da yaptık. Turizm İhtisas Şubesi ve bir bankada turizm bankacılığı bölümünün olması, konuya nasıl stratejik yaklaştığımızı göstermesi adına kıymetli. Turizm İhtisas Şubesini diğer şubelerden ayıran en temel özellik; turizmi bilen, turizmin sorunlarını bilen, turizm ajandasına hâkim ve bu konuda İş Bankası’nın tüm ayak izlerini bilen bankacıların olması… Dolayısıyla bu şubeyi, sadece bir finansman ihtiyacının giderildiği yer olarak görmüyoruz. Bunun, turizm sektörünü hangi sorunlar bekliyorsa, hangi projeler bekliyorsa o sorunların çözümünde, o projelerin yapılmasında beraber bir yol arkadaşlığı anlamına geldiğine inanıyorum.” |
“İş Bankası tek başına tümünü finans edebilecek güçte ve yeterliliktedir”
İş Bankası ile turizm sektörünün bazı alanlarda birlikte hareket edebileceğini vurgulayan Aran, bunlardan birinin sürdürülebilirlik olduğunu, bu konuda tüm turizmcilerin ajandasında olan, önümüzdeki 2-3 yıl içerisinde yapmayı düşündüğü dönüşüm konularında bankanın o dönüşüm projelerinin sadece finansörü değil, o projeleri beraber tasarlayabileceği bir paydaş olabileceğini ifade etti.
Diğer bir alanın da teknoloji olduğunun altını çizen Aran, Silikon Vadisi’ndeki inovasyon merkezi aracılığıyla dünyada turizmde teknoloji ve yapay zekâ alanında ne yapıldıysa o değişimi, dönüşümü sektöre aktarabileceklerini belirtti.
Türkiye’de önümüzdeki iki yıl boyunca yapılacak turizm yatırımlarında 2,6 milyar dolarlık finansman ihtiyacı bulunduğuna dikkat çeken Aran, “İş Bankası tek başına tümünü finans edebilecek güçte ve yeterliliktedir” dedi.
“2026’nın sonuna gelindiğinde tekrar yüzde 10’lu bir enflasyon rakamını görebileceğimiz kanaatindeyim.”
Konuşmasında ekonomiye ilişkin bazı öngörülerini de paylaşan Aran, yıl sonunda Türkiye’de yüzde 44’lük bir enflasyon beklendiğini belirterek, “Tüm ülke olarak enflasyonu tekrar kontrol altına almak için üzerimize nasıl bir fatura düşüyorsa bunu ödemeye çalışıyoruz. Bunun sonucunda bu çizginin devam edeceğini ve bizim enflasyonla mücadelede başarılı olacağımızı, yılsonuna geldiğimizde yüzde 50 olan politika faizinin önümüzdeki yıl sonunda yüzde 25’i görebileceğini, yüzde 44 olan enflasyon rakamının da aynı şekilde yarı yarıya azalıp yüzde 22’lik bir seviyeye inebileceğini; dolayısıyla bir yıl sonra sorunlarımızın en az iki kat hafifleyebileceğini düşünüyorum. Ama bu yolculuk yine kolay bir yolculuk olmayacak. Çünkü zor bir şeyi başarmaya çalışıyoruz. Bozmak çok kolay, tekrar yerine koymak, yapmak çok zor. O yüzden enflasyonu bizim arzu ettiğimiz tek hanelere indirene kadar 2025 yılı yeterli olmayacak. Bu çizgide iki yıl devam etmemiz gerekecek. 2026’nın sonuna gelindiğinde tekrar yüzde 10’lu bir enflasyon rakamını görebileceğimiz kanaatindeyim. Dengelerin o zaman tesis edileceğini, ondan sonrasında pek çok problemi çözmenin de kolaylaşacağını düşünüyorum.” dedi.
2024 yılında üç kredi derecelendirme kuruluşunun Türkiye’ye ilişkin not artırımlarına da değinen Aran, 2025’te ülke notunun bir basamak daha artmasını, bunun olması halinde CDS’in 200’ün altına düşmesini öngördüğünü söyledi.
İş Bankası Genel Müdürü Aran, “2025 sonunda çok daha dengeli, çok daha güçlü bir ekonomiye sahip olabileceğimizi düşünüyorum” dedi.