Ferhat Yıldırım
Geçtiğimiz günlerde Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa Kampüsü’nde yaşanan olaylar, Türkiye’deki kültürel kutuplaşmanın geldiği noktayı bir kez daha gözler önüne serdi. Yeni yıl kutlamaları kapsamında bir grup öğrenci, kampüs meydanına bir Noel ağacı dikti ve süslemeye başladı. Ancak bu esnada bazı öğrenciler, bu durumu bir kültürel tehdit olarak gördü. Ağacın yanında toplu namaz kılanlar oldu, hatta bir öğrenci ağaca tırmanarak süsleyen arkadaşlarına müdahale etti. Bu karşıt tutumun ardından, Noel ağacını savunan öğrenciler bir yürüyüş düzenledi.
Bu olayın ardında sadece bir ağaç meselesi yoktu. Bu bir kimlik arayışıydı, bu bir hakikat savaşıydı. Peki gerçekten neyin mücadelesi veriliyor? Noel Baba’nın mı, yoksa çok daha eski bir kahraman olan Ayaz Ata’nın mı?
Gelin bu tartışmayı bir kenara bırakıp hakikati arayalım. Noel Baba ve süslenen çam ağaçları Batı kültürünün bize dayattığı birer sembol gibi görünse de, bu sembollerin kökleri bizim topraklarımızda saklı. Türk mitolojisinde kış aylarında iyiliği ve umudu getiren bir bilge vardır: Ayaz Ata. Ona saflığı ve bereketi temsil eden torunu Kar Kız eşlik eder. Yani, bizim Noel Baba’mız aslında Ayaz Ata’dır. Batı’nın Noel ağacı süsleme geleneği de köklerini bizim Nardugan Bayramı ve Akçam Ağacı ritüelimizden alır.
Yıldız Teknik’teki Ağaç ve Unutulan Hakikat
Yıldız Teknik Üniversitesi’nde süslenen o Noel ağacı aslında bize çok tanıdık bir şeyi hatırlatmalıydı: Akçam Ağacı. Nardugan Bayramı’nda süslenen bu ağaç, binlerce yıldır Türk kültüründe hayat ağacı olarak kabul edilir. Bu ağaç, kökleriyle yerin derinliklerine uzanır, dallarıyla gökyüzüne erişir. Nardugan, güneşin yeniden doğuşunu, karanlığın aydınlığa yenilişini kutlayan bir bayramdır. 21 Aralık’ı 22 Aralık’a bağlayan bu en uzun gece, iyiliğin kötülüğe karşı zaferini simgeler.
O ağaca karşı durmak, aslında kendi kültürümüze sırt çevirmek demektir. Noel Baba’yı reddederken, farkında olmadan Ayaz Ata’yı da unutuyoruz. Batı’nın Noel Baba masalı bizi rahatsız edebilir; ancak çözüm bu figüre körü körüne karşı çıkmak değil, kendi hakikatimizi hatırlamaktır. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde yaşanan bu olay, bizim için bir uyanış vesilesi olmalı. O ağaçta süslenen her dalda, Nardugan’ın aydınlık zaferini ve Ayaz Ata’nın iyiliğini görebilmeliyiz.
Ayaz Ata’nın Bilgeliği ve Kar Kız’ın Saflığı
Ayaz Ata, soğuk kış gecelerinde kimsesizlere, fakirlere yardım eden bir iyilik sembolüdür. Türk mitolojisinde soğuğun ve zorlu kış şartlarının sembolüdür; ama aynı zamanda dayanışmanın ve umudun temsilcisidir. Onun torunu Kar Kız ise saflığın, bereketin ve yeni başlangıçların simgesidir.
Ne yazık ki biz, kendi kültürel değerlerimizi unuttukça bu iyilik sembollerini de unuttuk. Batı kültürü Noel Baba’yı yüceltirken, biz Ayaz Ata’nın adını anmaz olduk. Oysa bu figürler bizim kültürel mirasımızdır, köklerimizdir. Ayaz Ata ve Kar Kız, Yıldız Teknik Üniversitesi’ndeki o süslenen ağaçta bizimle birlikte olmalıydı. O ağacı süsleyen eller, sadece Batı’dan gelen bir geleneği değil, kendi tarihimizden süzülen bir hakikati yaşatmalıydı.
Kültürel Kimliğimizi Yaşatmak Bizim Görevimiz
Bu olay bize bir kez daha şunu gösterdi: Kendi kültürümüzü bilmezsek, başkalarının kültürünü ya reddederiz ya da sorgusuz sualsiz kabul ederiz. Oysa kültürel mirasımıza sahip çıkarak bu ikilemi aşabiliriz. Noel Baba’ya karşı çıkmak yerine, Ayaz Ata’yı hatırlayalım. Batı’nın süslediği çam ağaçlarına tepki göstermek yerine, Nardugan’da süslenen Akçam Ağacımızı yeniden canlandıralım.
Film yapımcılarına, şairlere, tarihçilere ve eğitimcilere büyük görev düşüyor. Ayaz Ata’nın ve Kar Kız’ın hikâyeleri filmlerde, şiirlerde ve ders kitaplarında yeniden yer almalı. Çocuklarımız Noel Baba masallarıyla değil, Ayaz Ata’nın iyilik dolu hakikatiyle büyümeli. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde yaşananlar bir başlangıç olsun. Bu olay, unutulan kültürel değerlerimizi hatırlama ve sahiplenme yolunda bir dönüm noktası olsun.
Ayaz Ata’nın bilgelik dolu nefesi, bu topraklarda yeniden esmeli. Kar Kız’ın saflığı, her kış yeniden yüreklerimize bereket ve umut getirmeli. Kendi kültürümüzün hakikatini hatırlayarak, gelecek nesillere onurlu bir miras bırakabiliriz.
Ayaz Ata’nın iyiliği ve Kar Kız’ın umudu, Türk yurtlarının her köşesinde ebediyen yaşasın!