Takı Üreticileri ve İhracatçıları Derneği Başkanı Kamar: Altın kotası, kaçakçılığı hortlattı 

Türk mücevher sektörü son dönemde ciddi sıkıntılar yaşıyor. Ağustos 2023’te altın ithalatına getirilen kota sektörü çok zorladı. İhracatın daralırken üretim tarafında da özellikle KOBİ düzeyindekiler kepenk kapatma noktasına geldi. Bu sorunlar, takı üreticileri ve ihracatçılarını yeni bir dernek kurmasına da vesile oldu. Yaklaşık 100 üretici ve ihracatçı, sorunların çözümüne katkı sunmak için Takı Üreticileri ve İhracatçıları Derneği’ni (TÜİD) kurdu. TÜİD’in Kurucu Başkanlığı’na mücevher sektörünün duayen isimlerinden Roberto Bravo Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Kamar seçildi.

Mustafa Kamar, dün akşam TÜİD Başkanı kimliğiyle düzenlediği ilk basın buluşmasında müvecher sektörünün son 20 yıllık gelişimi ve bugün yaşanan sorunlarla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Kamar, Ağustos 2023’te altın ithalatına getirilen kotanın ihracata ağır bir darbe vururken, sektörde 35 yıl önce bitirilen kaçakçılığın yeniden ülke gündemine girdiğini söyledi.

Kamar, sektörde bir yıldır devam eden kaosun sona ermesi ve Türkiye’nin mücevher ihracatında lider ülke konumuna dönebilmesi için kotanın bir an önce kaldırılmasını ve Ağustos 2023 öncesindeki mevzuata dönülmesini önerdi.

“STRATEJİK BİR HAMLEYLE ALTINDA DÜNYA LİDERİ OLDUK”

Türkiye’nin 2003 yılında dünya mücevher ihracatından sadece binde 5 pay aldığını hatırlatan Kamar, şöyle devam etti:

“Hükümetimize sektörün potansiyelini, dünya pazarlarında bizi bekleyen fırsatları, ısrarla ve etkili sunumlarla anlattık. O dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da desteği ile 2004’te Mücevher İhracatçıları Birliği kuruldu. Yine o yıllarda stratejik bir hamleyle Türkiye’nin mücevherde dünya pazarlarında lider olmasına karar verildi. Bu hedef doğrultusunda işleyiş hızlandırıldı, Dahilde İşleme Rejiminde (DİR) düzenleme yapıldı, fuar teşvikleri getirildi. Tüm bu teşvikler sayesinde 2020’de sektörün dünya pazarından aldığı pay yüzde 10’a yaklaştı. İtalya’yı geride bıraktık. Ortadoğu ve Orta Asya’nın cash and carry pazarını ele geçirdik. Birçok yabancı firma Türkiye’de mağaza açtı. ‘Laleli ihracatı’ dediğimiz cash and carry ticareti de yine bu dönemde oluştu. Sektör 10 milyar doları ihracattan, 10 milyar doları da turiste ve Laleli’den yapılan satışlardan olmak üzere toplamda 20 milyar dolarlık yüksek katma değerli ihracat hacmine ulaştı.”

MÜCEVHER İHRACATININ ALTIN ÇAĞI KOTA UYGULAMASI İLE SONA ERDİ

Mustafa Kamar, Türkiye’de mücevher ihracatının ‘altın çağı’ olarak adlandırılabilecek dönemin, Ağustos 2023’te yeterince tartışılmadan alınan bir kararla sona erdiğini bildirdi. Ekonomi yönetiminin cari açığı kapatmak için Ağustos 2023’te altına kota getirdiğini hatırlatan Kamar, şunları söyledi:

“Verilere baktığımızda altın ithalatında son beş yıldır büyük bir artış olduğunu görüyoruz. Ancak bu artışın sorumlusu biz değiliz. Her şeyden önce Merkez Bankası isabetli bir kararla son yıllarda agresif bir altın alım politikası izliyor. 2022’de 19 milyar dolarlık toplam altın ithalatının 8 milyar dolarlık kısmını, 2023’te ise 29 milyar dolarlık ithalatın 10 milyar dolarlık kısmını Merkez Bankası gerçekleştirdi. Diğer taraftan enflasyonist ortamda tasarrufları altında değerlendirme isteği, EYT nedeniyle piyasaya giren para ve jeopolitik riskler hane halkının altına talebini artırıyor. Örneğin Darphane 2022’de 60 ton altın işleyip 17 milyon adetin biraz üzerinde sarrafiye üretimi yapmıştı. 2023’te ise 223,6 ton altın işlenerek 30,3 milyon adet sarrafiye üretildiğini görüyoruz. Merkez Bankası’nın aldığı, Darphane’nin işlediği altın miktarı artarken üretim ve ihracatta kullanılan altın azalıyor. 2022’de 185,1 ton olan mücevher ihracatımız 2023’te 173,3 tona geriledi. Verilerden de anlaşılacağı gibi altın ithalatının artmasında üretici ve ihracatçıların payı bulunmamakla birlikte kota uygulaması nedeniyle özellikle KOBİ ölçeğindeki firmalarımız büyük bir mağduriyet yaşıyor. Sektöre kulak vermeden, aceleyle getirilen kota uygulamasıyla imtiyazlı konuma gelen ve sayıları 10-15’i geçmeyen firmaya servet transferi başladı.

Altını uluslararası piyasaya göre 3-4 bin dolar daha pahalıya mal ettiğimiz için kaçakçılık 35 yıl sonra yeniden hortladı. Hemen her gün medyada akla hayale gelmeyen yöntemlerle yapılan altın kaçakçılığı haberleriyle karşılaşıyoruz. Kaçakçılığın artması ve suistimaller yüzünden gerçek ihracatçılar gümrüklerde suçlu muamelesine tabi tutulup benzeri görülmemiş engellerle karşılaşıyor. 15-20 yıllık zorlu bir mücadeleyle İtalya’dan aldığımız üretici liderliğini, Dubai’den kaptığımız cash and carry pazarını kaybettik. Bütün bu gelişmelerle birlikte üretim ve ihracatımız ciddi oranda geriledi. Biz mücevher ihracatını değer üzerinden değil kilogram bazında değerlendiriyoruz. Üretimin ve ihracatın daralmasıyla birlikte çok sayıda atölye kapısına kilit vurdu. Talebe yetişmek için bir zamanlar iki üç vardiya ile çalışan KOBİ düzeyindeki onlarca ihracatçımız kepenk kapatma ve işçi çıkarma noktasına geldi.”

ALTIN İTHALATINDA KOTA KALDIRILMALI, ESKİ MEVZUATA DÖNÜLMELİ

Mustafa Kamar, sektörde altın kotasıyla başlayan tahribatın daha fazla büyümemesi için alınması gereken önlemleri de şöyle sıraladı:

“Altın ithalatında aylık 12 ton kotası kaldırılmalı ve mevzuat eski haline getirilmeli. Merkez Bankası’nın ithalatı ayrı bir başlık altında gösterilmeli. Bireysel yatırım amaçlı ürünlerle ilgili çözüm bulunmalı. İhracatçı ihraç ettiği kadar altını serbestçe ithal edebilmeli. Mücevher ihracatçısı getirdiği döviz belgeleriyle bankalardan her an ons +3 puanla altına ulaşabilmeli. Kapasite kullanımı sıkı bir şekilde denetlenmeli. DİR rejimi eski haline getirilmeli ve cezalar caydırıcı olmalı. Sektörde imtiyaz tanınacak firmalarda özellikle Mücevher İhracatçıları Birliği üyesi ve 2023 yılından önce kurulmuş olma şartı aranmalı.”

patronlardunyasi.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir