Ne yapılabilirdi?
iletişim fasılasız sürdürülebilirdi.
Hırsızın hiç mi kabahati yok? Tabii ki var! Hırsızın kabahati, ancak yukarıdaki üç madde doğru yönetildiğinde ortaya çıkar, reddedilemeyecek biçimde görünür olur…
Xsights Araştırma ve Danışmanlık, mutlu çalışanlara sahip olmanın iş sonuçlarına etkisiyle ilgili bazı veriler göndermiş. Durum şöyle:
Yapılan araştırmalar, mutlu çalışanların yüzde 20-25 daha üretken olduğunu gösteriyormuş. Daha yüksek verimlilik, daha fazla üretim ve hizmet kalitesi anlamına geldiğinden, doğrudan gelir artışına katkı sağlamak olarak düşünülebilirmiş.
Çalışan mutluluğunun işten ayrılma oranını azaltacağı (turnover maliyeti) da malumdur herhâlde… Şirketlerin kaybettiği her çalışan için yeni birini işe almak, yıllık maaşın yüzde 50-200’üne kadar ek maliyet getirebiliyormuş. Oysa aynı personelle uzun süre çalışmak, şirket kültürü ve hafızası oluşturulması ile geçmiş deneyim ve bilginin korunmasını sağladığı gibi yeni çalışanların işe adaptasyon sürecini de kısaltıyormuş.
Tabii bir de müşteri memnuniyetine ve marka itibarına etkisi var… Mutlu çalışanların, müşterilere daha iyi hizmet sunmaları şaşırtıcı olmasa gerek… Araştırmalar, çalışan memnuniyeti yüksek şirketlerin, müşteri memnuniyeti skorlarının da ortalama yüzde 30 daha yüksek olduğunu gösteriyormuş. Müşteri memnuniyetindeki artış da güçlü müşteri sadakati ve şirketin gelirlerinin uzun vadede artması demekmiş…
Gallup’un “2023 Küresel İş Gücü Araştırması”, mutlu çalışanların inovatif çözümler geliştirme oranının yüzde 50 daha fazla olduğunu ortaya koymuş. Bunun temel sebebi ise, şirket çalışanlarının işlerini sadece bir görev olarak görmemesi, şirketin başarısına bireysel katkıda bulunmayı kişisel bir amaç olarak benimsemesiymiş.
Harvard Business Review araştırmalarına göre, çalışan memnuniyeti yüksek şirketlerin hisse senedi getirileri, diğer şirketlere göre yüzde 2,3-3,8 daha fazla olabiliyormuş.
Hitler Almanya’sında “Arbeit Macht Frei” (“Çalışmak Özgürleştirir”) ilkesi hakimdi… Şimdilerde geçerli olan ise “Özgürlük çalışmayı tetikler”…
Ne “Uyku Günü”ymüş! 14 Mart’ta kutlanan(!) Dünya Uyku Günü vesilesiyle Yataş Bedding, etkinlikler ve indirimler düzenlemiş, ayrıca o güne özel olmak üzere bazı mağazalarını gece 24.00’e kadar açık tutmuş…
IKEA, 57 ülkede yapılan araştırmayla hazırladıkları “Uyku Raporu”nu yayınlamış; Türkiye’den katılımcıların yüzde 49’u kendini uyku sever olarak tanımlasa da dünya ortalamasından 2 saat daha az uyuyormuş.
Puffy de IKEA gibi iletişimin ‘konu yönetimi’ alanına yönelenlerdenmiş; doğru uyku ürünleri, rahat bir ortam ve kişisel konfor tercihlerinin, kaliteli uyku deneyiminde büyük rol oynadığına dair açıklamalarda bulunmuş…
Meşhur fıkradır… Adamın biri on metre uzaklıktaki iğnenin deliğinden ip geçiriyormuş… Yeteneğini Padişaha göstermek, takdir, hatta biraz da altın kazanmak istemiş… Dilediği olmuş; Padişahın huzurunda, metrelerce uzaktaki iğnenin deliğinden ipi geçirmiş…
Bu yetenekle yakından ilgilenen Padişah sormuş: “Bunu başarmak için kaç yıl uğraştın?” Adam gururlu, yanıtlamış: “20 yılımı verdim Padişahım!”
Padişah huzurundakilere dönmüş ve emri vermiş: “Bu adama 40 altın verin, 40 da sopa vurun!” Adam şaşkın sormuş, “Padişahım altınları anladık da, kırk değnek niye?”
Padişah buyurmuş: “10 metreden iğneye iplik geçirmek hiç de kolay değildir; 40 altını bu zor işi başardığın için veriyorum. 40 sopaya gelince… Bu kadar gereksiz ve faydasız bir işi yapabilmek için ömrünün 20 yılını boşa harcadığın için…”
More Stories
S&P uyardı: Siyasi belirsizlikler kurlar için risk olabilir
İnşaat Malzemesi Sanayi Bileşik Endeksi şubatta azaldı
Manisa’da Susam Üretimi Desteklenecek