Feramuz ERDİN
Bir süredir enerji depolama işi ile yakından ilgilendiğimi takipçilerim iyi bilir. Bu konuda Türkiye’nin en doğru ve verimli seçimi yapabilmesi için dünyanın önde gelen batarya üreticileri ve enerji depolama sistemi sağlayıcıları ile sürekli irtibat halindeyim. Hatta bunları PD’de de sıcağı sıcağına tüm detayları ile yazdım.
ENERJİ GÜVENLİĞİNDE YENİ ADIM
Günlük hayatta hemen her şeyin elektrikli hale gelmesi, enerjinin kesintisiz ve kaliteli şekilde piyasaya sunulmasını da zorunlu kıldı. Yenilenebilir enerji kaynaklarının doğasında var olan “istikrarsızlık” burada gerekli verimliliğin sağlanabilmesi için depolama mecburiyetini de beraberinde getirdi. Bunun yanında konvansiyonel enerjinin de çeşitli amaçlarla depolanması gibi bir seçenek daha ortaya çıktı. En basitinden, üç zamanlı elektrik tarifesine tabi olan bazı kullanıcılar düşük fiyattan depoladıkları enerjiyi pik saatlerde kullanma şansını elde etmiş oldu. Yakın gelecekte depolama ünitelerinin jeneratörlerin yerini alması ve etkinliklerde kullanılan gürültülü jeneratör kamyonlarının yerine süper sessiz “yeni enerji kamyonlarının” kullanılması kimse için sürpriz olmamalıdır.
ALTAYLI’NIN BAHSETTİĞİ KONU NE?
Fatih Altaylı’nın iddialarının doğruluğunu veya yanlışlığını ifade etmek bizim işimiz değil. Taraflar kendileri açısından gerekli açıklamaları yapacaklardır. Ancak Türkiye’nin şebeke öncesi depolama kapasitesi önümüzdeki 5 yıl için 30 bin megawatt olarak hesaplanmış ve bunun 27 bin megawatı için EPDK tarafından toplam 687 ayrı projeye ön lisans tahsisi yapılmıştır. Burada bir şirket bazı farklı projeleri için birden çok lisansa sahiptir. Enerji Bakanlığı ve TEİAŞ gerekli mevzuat hazırlıklarını bitirdikten sonra bu lisanslar işletmeye açılacaktır.
AB PAZARI TÜRKİYE’NİN 10 KATI
Türkiye’deki ihtiyaç sadece şebeke öncesi depolamaya gerekli olan 30 Gigawatlık kapasite ile sınırlı değildir. Endüstriyel ve ticari tesisler ile kişisel kullanım ihtiyaçları, çok yakın bir zamanda en az bir o kadar daha pazar büyüklüğü yaratacaktır. Türkiye pazarındaki fiyatlar henüz oturmamış olmakla birlikte, bu konuda epey yol kat etmiş olan AB pazarının 2030 yılına kadar 270 GW şebeke öncesi enerji depolama ihtiyacı olduğu ve bunun mali karşılığının da yaklaşık 1 trilyon Euro olacağı belirtilmektedir.
BATARYA İTHALATINA YÜZDE 30 VERGİ VAR
Türkiye, yerli imalat mevcut olduğu gerekçesiyle, geçen yıl Çin’den gelen bataryalara yüzde 30 oranında gümrük vergisi uygulamaya başladı. Türkiye’de ihtiyaca yetecek kadar batarya üretiminin yapılması yakın gelecekte mümkün olmadığı için ihtiyacın büyük kısmının ithalat yoluyla giderilmesi mecburiyeti mevcuttur. Trump’ın genel gümrük vergisi tutumu tüm dünya gibi AB ve Türkiye’yi de Çin mallarına karşı zorda bırakacaktır. Ancak Türkiye’nin özellikle LFP (lityum iyon) bataryada dünya lideri konumunda olan Çin’in fiyat ve teknoloji avantajlarını kaçırmaması gereklidir. Bataryada sözü edilen yenlikçi diğer teknolojilerin ise tüm şaaşalı açıklamalara karşın, LFP karşısında rekabetçi olması en azından yakın gelecekte mümkün görünmemektedir.
İLGİLİ HABER
Fatih Altaylı enerji sektöründeki rantın izini sürüyor: Vurgun 6 değil, 130 milyar dolarmış
patronlardunyasi.com