Şişmanlatan hormonlar

Vücuttaki hormonların büyümenin düzenlenmesi, iştah kontrolü, açlık ve tokluğun uyarılması gibi pek çok görevleri var. Kilomuzun da hormonlarımız tarafından yönetildiğini söyleyebiliriz. 

Dolayısıyla obezitenin sadece dengesiz beslenme ve hareket eksikliğinden kaynaklanmadığını belirten İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Osman Erk, ‘’Günümüzde salgın haline gelen başta kalp-damar hastalıkları, diyabet, kanser ve nörolojik rahatsızlıklara neden olan obezite çoğu zaman bazı hormonal hastalıklarla birlikte görülür’’ dedi ve o sorunları şöyle sıraladı:

İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Osman Erk

İnsülin direnci

İnsülin direnci, reaktif hipoglisemi ve Tip 2 diyabet obeziteye neden olur. İnsülin, kandaki şekerin kandan ayrılarak hücre içine girmesini sağlar.

Kanda yüksek olan insülin önceleri kan şekerini hücrelere sokar, ancak hücrelerin alabileceğinden daha fazla glikoz vücuda girerse insülin artık bu görevini yapamaz hale gelir. 
İnsülin hormonunun yeterince etkili olamamasına insülin direnci (rezistansı) adı verilir. Bu sorun kilo aldırır. Kilo arttıkça bu direnç artar ve şeker hastalığı görülme olasılığı yükselir.

-Reaktif hipoglisemi

Pankreastan salgılanan insülin hormonu, pankreas bezinin çok çalışmasından dolayı yorulması nedeniyle azalır ve önce acıkma atakları olarak görülen şeker düşüklüğü (reaktif hipoglisemi) sonrasında da gizli şeker ve hatta şeker hastalığı ortaya çıkabilir. 

Reaktif hipoglisemi, diyabeti olmayan kişilerde yemeklerden bir müddet sonra oluşan ani kan şekeri düşmesidir. Özellikle rafine karbonhidratların tüketilmesi bu tabloya yol açar. Dolayısıyla sık yemek yenir. Sonucu da şişmanlık olur… Tüm çabalarına rağmen kilo veremeyenlerin çoğunda reaktif hipoglisemi vardır.

-Diyabet

Şeker hastalarının büyük bir kısmı obezdir. Şeker hastalığının yanı sıra, pankreasa yerleşen, aşırı ve otonom insülin salgılayan “insülinoma” denilen tümoral hastalık da insülin direncine bağlı olarak aşırı yemek ve şişmanlıkla sonuçlanmaktadır.

-Uyku apnesi

Uykuda belli aralıklarla solunum durması olarak tanımlanan uyku apnesi de şişmanlığa yol açabilir. Derin uyku başladığı zaman büyüme hormonu, yağları yakan hormon da salınmaya başlar. Bu hormonların salgılanmasında bozukluk olunca vücutta bir yağlanma eğilimi ve obezite ortaya çıkar.

-Leptin direnci

Leptin hormonu beyne ‘tokluk’ sinyali gönderen bir hormondur. Eksikliğinde kana bu hormon verilemez, kişi aşırı yemek yiyerek şişmanlar. Tatlandırıcılar, fazla trans yağ, doymuş yağlar ve rafine karbonhidratlar leptin direncine yol açarak obeziteye neden olur. 

-Ghrelin direnci

Beynimize “açlık” sinyali gönderen hormondur. Ghrelin seviyesi yemeklerden hemen önce en yüksektir ve yemek yedikten sonra 3 saat içinde düşer. Ne kadar yüksekse kişi o kadar çabuk acıkı. Bu sebeple genellikle kilo alımı ve obezite ile ilişkilendirilir.

-Tiroit hastalıkları

Tiroit bezinin çalışmaması veya az çalışması (hipotiroidi) kilo artışı ve ödeme sebep olur. Hipotiroidide metabolizma yavaşladığı için hastada kilo artışı olur. Kilo artışı ise bozulmuş glikoz toleransına, şeker ve kalp-damar hastalıklarına yol açar.

-Polikistik over sendromu

Beyin, hipofiz bezi, yumurtalıklar, böbreküstü bezi ve diğer endokrin organlar arasındaki iletişimin bozulmasına bağlı olarak; üreme çağındaki kadınlarda sık ortaya çıkan endokrin bozukluktur. Adet düzensizliği, tüylenme ve fazla kilo problemiyle kendini gösteren bir hastalıktır.

Böbreküstü bezi hastalıkları

Kortizol, stres hormonudur ve yüksekliğinin yol açtığı tabloya ‘’Cushing Sendromu’’ adı verilir.
Diyet ve egzersize rağmen kilo veremeyen şişman kişilerin vücutlarında daha çok karın bölgesinde, göğüs ve koltuk altlarında görülen kırmızı-mor renkli çatlaklar, tansiyon yüksekliği, ay dede yüzü tabir edilen özellikle yanak bölgesinde ve karın bölgesinde yağ dokusu artışı varsa Cushing Sendromu olasılığı düşünülmelidir.

Ne yapabiliriz?

Hormon seviyelerini dengede tutmak için sağlıklı yani Akdeniz tarzı beslenin, yemeklerde proteini, yağı ve karbonhidratı dengeli tüketin, yemek saatleriniz düzenli olsun, kalorisi düşük lif yönünden zengin besinleri tercih edin, kahvaltınızı yüksek protein içersin, hareket edin ve iyi uyuyun. Düzenli kontrole gitmeyi ihmal etmeyin. Hormonal sorunların basit testlerle tespit edilip, kontrol altına alınabileceğini unutmayın.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir