Sonuçlar inanılmaz: Yılda sadece 1 kilo yemek bile kanser riskini yüzde 17 azaltıyor! Ama nasıl tüketilmeli?

Kanser son yılların en yaygın hastalıkları arasında başı çekiyor. Dünyada kanser görülme sıklığı her üç kişiden birine yükselmiş durumda. Ancak uzmanlar bu vakaların çoğunun önlenebilir olduğunu belirtiyor. Özellikle de beslenme değişiklikleri, kanseri önlemekte önemli rol oynuyor.

Bilim insanlarının kanseri önlemek için kaçınmanız gereken yiyecekler konusundaki tavsiyeleri net: Kırmızı ve işlenmiş etler, fast food ve işlenmiş gıdalar, alkol ve şekerli içecekler kanser riskini artıran yiyecekler listesinde başı çekiyor. Ne var ki Seattle da bulunan Fred Hutchinson Kanser Merkezi’nde kanser önleme araştırmacısı olarak görev yapan Dr. Johanna Lampe, “Ancak ne yemeniz gerektiğini söylemek o kadar da basit değil” diye konuştu.

Beslenmeyle alakalı araştırmaların çoğunda insanlara 1 yıla varan sürelerde ne yediklerinin sorulduğunu bu nedenle toplanan verilerin her zaman güvenilir olmadığını belirten Lampe, “Dahası kapsamlı bir beslenme modelinin içinde tek bir besinin sağlığı nasıl etkilediğini anlamak oldukça zor. Buna bir de yaşam tarzınızın, yaşadığınız çevre koşullarının, hormonlarınızın ve genlerin oynadığı rolleri de eklemek gerek” ifadelerini kullandı.

Washington’da bulunan Amerikan Kanser Araştırmaları Enstitüsü Başkan Yardımcısı Dr. Nigel Brockton ise “Tek bir besin tek başına kanseri önleyemez. Ama sağlıklı beslenmek riski gerçekten de azaltıyor gibi görünüyor” ifadelerini kullandı.

Peki uzmanlara göre, kanser riskini azaltmak için beslenmeye dahil etmeye değer yiyecekler hangileri?

BROKOLİ VE TRUPGİLLER AİLESİNDEKİ KUZENLERİ

Brokoli, Brüksel lahanası, karnabahar ve lahana gibi turpgiller ailesine mensup sebzeler izotiyosiyanat adı verilen bitkisel bileşiklerin en zengin kaynaklarından biri. Dr. Lampe, bu bileşiklerin hücrelerimizin toksinleri atmasına ve kendilerini tamir etmesine yardım ederek kanseri önleme konusunda kritik rol oynadığını vurguladı.

Örneğin brokoli sapları izotiyosiyanat sülforafan açısından oldukça zengin. Dr. Lampe, bu maddenin vücudumuzun hücrelerdeki günlük hasara karşı doğal savunma hattını güçlendirebildiğini belirtti. Nitekim söz konusu bileşiği prostat, meme, mesane ve kolorektal kanser dahil çeşitli kanser türlerine karşı korumayla ilişkilendiren çalışmalar bulunuyor.

Araştırmalara göre, haftada 4-5 porsiyonun üzerinde turpgil sebze tüketmek, kanserin ve diğer kronik sorunların riskini azaltıyor.

DOMATES VE DOMATES ÜRÜNLERİ

Geçmişten günümüze araştırmalar, domates tüketiminin prostat kanseri riskini azaltabileceği yönünde beriler ortaya koyuyor. Domates bu etkisini, kırmızı rengini veren ve güçlü bir antioksidan olan likopen maddesine borçlu.

Bununla birlikte Houston’da bulunan Baylor Tıp Koleji’nde beslenme dersleri veren Dr. Nancy Moran, “Likopen, domatesteki prostat kanserine karşı korunmaya yardım eden tek bileşik olmayabilir” dedi. Dahası sınırlı olsa da araştırmalar likopenin meme, akciğer ve kolorektal kanser gibi kanser türlerine karşı da koruyucu olabileceğini gösteriyor.

Dr. Moran, “Domatesleri kesme, pişirme gibi işlemlerden geçirmek, vücudumuzun likopeni emmesini çiğ tüketime kıyasla kolaylaştırıyor” dedi. Domatesi yağla birlikte yemek de emilime yardımcı olabiliyor. Bir başka deyişle domatesi sos gibi pişmiş bir halde ya da üzerine zeytinyağı gibi sağlıklı bir yağ ekleyerek yemek, sağlıklı etkilerinden daha fazla faydalanmayı sağlıyor.

FASULYE VE DİĞER BAKLAGİLLER

Siyah fasulye ve börülce gibi fasulye türevleri ile nohut, kuru bezelye ve mercimek gibi baklagiller, protein açısından zengin olmanın yanı sıra harika lif kaynakları. Dr. Brockton, lifin bağırsak ve bağışıklık sağlığı açısından kritik önemde olduğunu belirtti.

Lif aynı zamanda kolorektal kanserin önlenmesiyle de ilişkilendiriliyor. Dr. Brockton, “Bağırsaklarımızdaki bakteriler, lifleri parçalayarak kalın bağırsağın iç yüzeyini kaplayan hücrelere enerji sağlıyor. Bu da hücrelerin sağlıklı kalmasını sağlarken kanser hücrelerine dönüşme ihtimallerini azaltıyor” dedi.

Colorado State Üniversitesi Kanser Önleme Laboratuvarı Direktörü Dr. Henry Thompson, hayvanlar ve insanlar üzerinde yapılan araştırmalarda, fasulye, nohut, mercimek gibi baklagillerin tüketimiyle pek çok kanserle ilişkilendirilen obezitenin önlenmesi arasındaki bağlantıların ortaya konduğunu belirtti.

Halihazırda devam etmekte olan bir klinik denemeyle de konserve fasulye yemenin insanlarda kanser riskini azaltıp azaltmadığına bakılıyor.

Dr. Brockton, lifin koruyucu etkilerinin görülmesi için günde 30 gram civarında baklagil tüketmek gerektiğini belirtti. Bu da yaklaşık 2 küçük su bardağına tekabül ediliyor.

KURU YEMİŞLER, ÖZELLİKLE DE CEVİZ

Ağaç yemişleri, sağlıklı yağlar, protein ve lif açısından çok zengin ve araştırmalar bu besinleri tüketmenin başta sindirim sistemi kanserleri olmak üzere çeşitli kanser türlerinin riskini azaltabileceğine işaret ediyor.

Özellikle ceviz, çok yüksek miktarda ellagitanen içeriyor. Bağırsaklarımızdaki bakteriler bu bitkisel bileşiği kanserin büyüme ve çoğalma becerisini azaltan metabolitlere çeviriyor.

Connecticut Üniversitesi tıp merkezinde gastroenterolog olarak görev yapan Dr. John Birk, geçmişte klinik deneyler kapsamında cevizin kalın bağırsak üzerindeki etkilerini görmek için yaptıkları kolonoskopilerde “ceviz bağırsağı”nı net bir biçimde ayırt edebildiklerini söyledi. Dr. Birk, “Bol miktarda ceviz tüketen kişilerin kolon duvarı daha sağlıklı görünüyor, endoskoptan gelen ışığı yansıtan pırıltılı bir görünüme sahip oluyor” diye konuştu.

Araştırmalara göre de günde 1 avuç ağaç yemişi tüketmenin sağlığa birçok faydası bulunuyor.

YUMUŞAK MEYVELER

Çilek, yaban mersini, turna yemişi, nar, ahududu gibi etli meyveler, C vitamini ve flavonoid gibi antioksidanlarla dolu. Bu antioksidanlar, hücreler, kanser riskini artıran stres ve DNA hasarı gibi faktörlerden koruyor. Dr. Brockton, söz konusu meyvelere rengini veren antosiyoninlerin aynı zamanda antiinflamatuar etki yaptığını belirterek, “İnflamasyonu azaltmak önemli çünkü inflamasyon kanserin önemli bir itici gücü” dedi.

Maine Üniversitesi’nde klinik beslenme dersleri veren Dr. Dorothy Klimis-Zacas, bu meyvelerdeki belli bileşiklerin kanserin gelişme, büyüme ve çoğalma becerisini azaltabildiğine dair delillerin arttığını söyledi.

Dr. Klimis-Zacas, “Antiinflamatuar faydaları görmek için günde yarım ila 1 su bardağı kadar taze ya da donmuş ve mümkünse organik yumuşak meyve tüketilmeli” ifadelerini kullandı.

SARIMSAK

Sarımsak allisin açısından çok zengin bir besin. Kükürt içeren bir organik bileşik olan allisin, sarımsağın güçlü kokusunun yanı sıra kanserle savaşma etkisinden de sorumlu.

Çin’in mide kanserinin yoğun görüldüğü bir bölgesinde yaşayan 3 binden fazla kişi üzerinde yapılan uzun soluklu bir çalışmada, yıl boyunca tüketilen her 1 kilogram sarımsak için, kanser riskinde yüzde 17’lik bir azalma olduğu tespit edildi. Araştırmanın Peking Üniversitesi Kanser Hastanesi’nde kanser epidemiyoloğu olarak çalışan yazarı Wen-Qing Li, yılda 1 kilogramın haftada 5 diş sarımsağa denk geldiğini belirtti.

Mide kanserinin dünyada kanser kaynaklı ölümlerin önde gelen sebeplerinden biri olduğunu da hatırlatalım.

Çoğunluğu hayvanlar üzerinde yapılan başka çalışmalarda da sarımsak tüketimiyle başta kolorektal kanser olmak üzere diğer kanser türlerinin riskinin azalması arasında bir bağlantı olduğu görüldü.

Sarımsağı çiğ tüketmenin hem lezzetinin korunmasını hem de içeriğindeki kimyasalların aktif kalmasını sağladığını söyleyen Dr. Li, ezip sıvı yağla karıştırarak salata sosu olarak veya avokado gibi doğal olarak yağlı malzemelerle karıştırarak yemeyi tavsiye etti.

The New York Times’ın “Can Certain Foods Really Reduce Your Cancer Risk?” başlıklı haberinden derlenmiştir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir