Kırmızı et fiyatları son bir haftada bazı bölgelerde 60 lira birden zamnlanırken, Et ve Süt Kurumu stok sorunu olmadığını açıklamıştı. Konuyla ilgili tartışmalar devam ederken Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan kırmızı et fiyatlarına ilişkin kritik bir açıklama geldi.
ERDOĞAN’DAN KIRMIZI ET FİYATLARINI DÜŞÜRECEK TALİMAT
Erdoğan, “Yeni bir adım daha atmayı planlıyoruz.” diyerek büyükbaş hayvan ithalatı yapılacağını duyurdu.
Erdoğan, “Tarım ve Orman Bakanımız İbrahim Yumaklı ile de değerlendirdik. Vatandaş kırmızı ete beklediği fiyatlarla ulaşabilsin diye süratle Uruguay’dan Brezilya’dan büyükbaş hayvan ithalini yapalım talimatını verdim. Bunu değerlendireceğiz ve bu adımları da atacağız.” dedi.
İKİNCİ ANGUS DÖNEMİ
Erdoğan’ın açıklaması sonrası daha önce de tartışma konusu olan angus sığırlar akıllara geldi. Türkiye, 2017 yılında da hayvancılık ve kırmızı etteki sıkıntılar sebebiyle yine Brezilya ve Uruguay’dan büyükbaş hayvan ithal etmişti.
SONER YALÇIN SAKLI SEÇİLMİŞLER’DE YAZDI
Soner Yalçın’ın yıllar önce yazdığı ve özellikle gıda sektöründe dönen kirli tezgahları ortaya çıkardığı kitabı “Saklı Seçilmişler” kitabında ithal sığırlara yer verdi.
‘İneklerimize ne yaptılar’ adlı bölümden birkaç bilgi ile başlayalım:
“Orta Anadolu’da ‘Yerli Kara’ sığırları vardı.
Dişiler 200 kilo, erkekler 300 kilo ağırlığındaydı. Az ot ve az samanla beslenirlerdi. Uysaldılar. (Buzağılama arasında geçen) laktasyon süreleri 200 gün; süt verimi 700-900 litre; ve süt yağı oranı yüzde 4 civarındaydı. Bakım ve beslenme şartları iyileştirilirse süt verimi 1.200 litreye kadar çıkabiliyordu.
Keza:
Trakya’nın ‘Boz ırkı’ ve Torosların tarçın rengindeki ‘Güney Anadolu Kırmızısı’ unutulabilir mi? ‘Boz’ asabiydi. Sağımı güçtü. Ağırlıkları dişilerde 300-350 kilo, erkeklerde 400-450 kilo kadardı. Laktasyon süresi 180-240 gün; süt verimi ortalama 800-1000 litre; ve süt yağı yüzde 4 idi.
Herhalde en tanınmışı ‘Güney Anadolu Kırmızısı’ idi… Siyaha yakın kahverengiydi rengi. ‘Kilis sığırı’ diye de bilinirdi. Erkek, 600-620 kilo, dişi 380-460 kiloydu. Laskasyon süresi 101-482 gün; süt verimi 1875-4675 litre; ve süt yağı yüzde 2-4.6 arasındaydı.
Ve: Yüksek rakımlı bölgede yaşayan ‘Doğu Anadolu Kırmızısı’ sığırı en tanınmışıydı.
Kışa dayanıklıydı. Ağırlıkları dişilerde 300-350 kilo, erkeklerde 400 kilo civarındaydı. Laktasyon süresi 205 gün ve süt verimi ortalama 900-1000 litre ve süt yağı yüzde 3.5 civarındaydı.
***
Evet dört yerli ırkımız vardı. Yerli ırklar bugün kayboluyor.
Yerlerine ‘Hollanda Holstein/Holştayn’, ‘İsviçre Brown Swiss / Montofon’, ‘Belçika Mavisi’, ‘İskoç Angus’, ‘Hindistan Brahman’, ‘Amerikan Brangus’, ‘Fransız Chalorais’, Macar Grey’, ‘Fransız Limousine’, ‘İngiliz Shorthorn’, ‘İtalyan Piedmentosa’, ‘İngiliz Hereford’ vs meşhur ırklar ithal ediliyor. “
Kitabın devamında ise şu bilgiler yer alıyor:
“…Oyun şöyle kuruldu:
2008’de çiğ süt fiyatının düşürülmesi sonucunda başlayan kriz nedeniyle ne yaptılar biliyor musunuz: 1 milyon baş verimli süt ineğimizi kestiler!
Hayvan varlığının azalması ve 2009’da kırmızı et fiyatının yükselmesiyle sütteki kriz yanında kırmızı ette de kriz yaşanmaya başlandı. AKP iktidarı, krizi önlemek ve et fiyatını düşürmek için et ve hayvan ithalatına izin verdi. Aynı zamanda küresel şirketlerle işbirliği yapılması maksadıyla sıfır faizli kredi vererek yeni işletmelerin kurulmasına teşvik etti. Ülkede hayvan olmadığı için verilen kredi ve desteklerle sığır ithal edildi.
İtibarıyla elinde yerli hayvanı olan ve buna yatırım yapan orta ve küçük düzey besiciler ya battı ya da piyasadan çekildi. Büyükler ise bu sarsıntının şiddetiyle sektöre daha fazla yatırım yapmaktan vazgeçti.
Nihayetinde 2011 krizinden sonra yerli üreticilerin sektöre ilgisi azaldı ve üretici sayısı hayli küçüldü. Köylünün geçimini sağladığı kapısının önündeki 3-5 ineği de kayboldu. Ardından… Üretici köyde yapacak işi kalmadığından çocuklarıyla şehre gitti.
HASTALIĞINIZIN SEBEBİ: İTHAL SIĞIR
***
Evet. Yabancı sığırın sütü fazla. Ancak. Doğu Anadolu Kırmızısı gibi kaliteli değil. İthal sığır ile yerli sığır karşılaştırmasında üzerinde hiç durulmayan önemli bir ayrıntıdır bu.
…
Sütteki protein ve yağ, süt işleyen ticari işletmeler açısından da büyük önem taşıyor. İnek sütü ortalama yüzde 3.4 protein içeriyor.
Bunun yüzde 2.7’si ‘kazein’ ve yüzde 0.6’sı (peynir altı) ‘whey proteinleri’ ile yüzde 0.1’i (üre, kreatin, ürik asit ve a-amino azotundan) ‘NPN’den oluşuyor.
‘Kazein’ alfa, kappa ve beta diye ayrılıyor.
Beta; A1 ve A2 şeklinde sınıflandırılıyor. İkisi arasındaki fark sadece bir amino asit.
İşin nihai noktası şu:
A1, gastrointestinal sindirim sonucu ‘Beta Kazein Morfin-7’ oluşturuyor.
A1 ve A2’deki ‘Beta Kazein’ farkı işte budur.
‘Beta Kazein Morfin -7’ çok önemlidir.
‘Beta Kazein’ morfinlerin bulunduğu A1 tipi süt…
Tıpkı gluten gibi kazein de alzheimer, parkinson, otizm, şizofreni, kalp rahatsızlığı, diyabet, öğrenme ve hafıza bozukluklarının sebebidir!”